Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
28.04.2024
Konuşmak ne kadar tuhaf değil mi? Herkes her şeyi konuşur. Her şeyi konuşur ama ne konuşuyor? Keşke bazen insanlar konuştuğu kadar dinlemeyi de bilse. Herkes dinleyemez herkes herkesi dinleyemez. Dinleyen de zaten anlamaz. Belki çok insanı dinler seni ama çoğu da anlamaz. Acı çekmeyen insan anlama yetkisine sahip değildir ne kadar çok konuşursan konuş belki seni dinler ama seni anlayamaz. İnsanlar dinlenmek için değil anlaşılmak için konuşurlar. Bazen sevgiden çok anlayış önemlidir. Beni sev beni çok sev ama beni anlamadığın sürece sevgin beş para etmez. Beni say bana çok saygı duy ama anlattıklarımı anlamıyorsan, düşündüklerimi anlamıyorsan saygın beş para etmez. Ama işin kötü yanı da şu değil mi zaten: İnsan bazen öyle bir seviyeye gelir ki değil anlaşılmak sadece dinlenmek ister. Hatta bazen dinlenmek bile değil sadece konuşmak ister. Yargılanmadan, sözü kesilmeden, yaptıkları yüzüne vurulmadan sadece konuşmak ister. Ve bazen konuştuğu kişinin bir insan olmasının önemi olmadan.
Oysa Gençlik
Ne tuhaf değil mi? Hayatın içinde, kendi varlığını unutacak kadar kaybolmak. İşte böyle bir yolculukta buldum kendimi. Çocukluğumun kaybolup gittiği, gençliğimin ise adeta birer gölge gibi yanımdan süzüldüğü bir hayatın içinde kayboldum. Bir zamanlar, hayatın ne kadar karmaşık olabileceğini hayal bile edemezdim. Çocukluğumun o masum günlerinde,
Reklam
Ne tuhaf değil mi? İnsanı yıpratıyorlar yıpratıyorlar, tanınmayacak hale getirene kadar uğraşıyorlar. Sonra dönüp çok değiştin diyorlar. Cemal Süreya
UZAYLI KOCAKARI (Ursula K. Le Guin - 1976) Menapoz, akla gelebilecek en cazibesiz konu herhalde; bu da ilginç, çünkü menopoz hâlâ bir tür tabu kırıntısına sahip olan pek az konudan biri. Menopozdan ciddi bir biçimde söz etmek, genellikle huzursuz bir sessizlikle karşılanır; alaycı bir atıf ise rahatlamış kıkırdamalarla. Sessizlik ve kıkırdama;
deneyim Zehk... " başkalarının hayatlarından ders alın, insan bütün hataları, tek başına yapacak kadar... uzun yaşamıyor. " diyor Tolstoy. biz ne kadar ders alıyoruz?
VAR MI SİZİN DE BÖYLE CİNNETLERİNİZ? “Deliler ile benim aramdaki tek fark, onların bunu kabullenmemesidir. Oysa ben biliyorum deli olduğumu.” diyor, sürrealist ressam Salvador Dali. Dünyanın büyük çoğunluğu onun deli olduğuna, geri kalanıysa dahi olduğuna inanıyor. Hem deli olmak, dahi olmaya engel mi? Ya da tam tersi; dehalar da bir gün
Reklam
eşya alıyorsunuz, eşyaya uygun ev aramaya başlıyorsunuz. mümkünse çok odalı ev alıyorsunuz her yerini eşya ve çarçaput ile dolduruyorsunuz. sonra eşyalara bakmak için işe insanlar alıyorsunuz ve giderleri karşılamak için daha çok çalışıyorsunuz. böyle aptalca bir döngü içinde sürgit yasamlar. veee sonunda ölüyoruz bizi geldiğimiz gibi üryan iki metre bezle gömüyorlar. hepsi bu! hayat üretmek, paylaşmak, deneyim kazanmak ve keşfetmek için olmalı oysa. ne tuhaf değil mi bize hizmet etmesi gereken şeylerin hizmetkarı olmak.
"GENÇLİĞİMİ BIRAKTIM SOFYA’DA..."
Tarihte nice aşk öyküleri vardır ama beni Atatürk’ün bir cümlesi her zaman dağıtır. Ankara’da Bulgar Kooperatif Tiyatrosu’nun oyuncularıyla sohbet ederken, ‘gençliğimi bıraktım Sofya’da’ demiş. ‘Bir kız sevdim ama bana vermediler." Hadi gelin gerçek bir aşk öyküsüne doğru yolculuğa çıkalım: Mustafa Kemal Atatürk görev icabı Sofya’ya gider.
Rainer Maria Rilke
Birinci Ağıt Kim duyar, ses etsem, beni melekler katından? Onlardan biri beni ansızın bassa bile bağrına, yiterim onun daha güçlü varlığında ben. Güzellik güç dayandığımız Ürkü'nün başlangıcından özge nedir ki; ona bizim böylesine tapınmamız, sessizce hor görüp bizi yok etmediğinden. Her melek ürkünçtür. Kendimi tutar bu yüzden, yutkunurum.
deneyim Zehk... " başkalarının hayatlarından ders alın, insan bütün hataları, tek başına yapacak kadar... uzun yaşamıyor. " diyor Tolstoy. biz ne kadar ders alıyoruz?
Reklam
Hayatın Anlamı
1.kısım Hayatın anlamı nedir?" sorusu hakiki bir soru mu yoksa yalnızca hakiki gibi görünen bir soru mudur? Tanrı, stratejik bir amaçla dünyayı yaratmış göksel bir mühendis değildir. O, dünyayı yalnızca kendi memnuniyeti ve yaratma hazzı uyarınca yaratmış bir sanatçıdır. Philosophical Investigations" gibi bir çalışmada
Kitap okumak demek, yaşadığın hayata paralel, yüzlerce belki binlerce hayat daha yaşamak değil mi bir anlamda? Bilmediğin yollarda geziniyor, deneyimlemediğin bir çok duyguyu tadıyor, senden farklı onca insanın yerine geçebiliyorsun. Hayata başka insanların gözünden bakmayı öğreniyorsun. Yabancısı olduğun dünyaların kapıları sana kitaplarla aralanıyor. Ne tuhaf, Ne güzel, Ve paha biçilemez... Değil mi? Peki kitap okumak senin için ne ifade ediyor? Kitaplar olmasa ne eksik kalırdı sevgili okur?
561 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.