128 syf.
7/10 puan verdi
Hayatta amaçsız ve parasız bir savruluş hikayesi. Yakışıklılık ve zekanın yönlendirilememesi. "Soytarı" karşıyı tatminkar olma, utangaçlık, cesaretsizlik, korku ve kaygılar. Sanırım düşük ego. Egoya duyulan korku. Yine de yazar olup insanlara bu kadar ulaşmış olması kaderinin başarısı sanırım. Ben bungou stray dogs dolayısıyla seviyordum
İnsanlığımı Yitirirken
İnsanlığımı YitirirkenOsamu Dazai · İthaki Yayınları · 202333.4k okunma
Hazret-i Osman (r)'ın şehadet olayı oldukça meşhûrdur. Abdullah b. Selâm şöyle demiştir: "Kardeşim Osman'ın hâl ve hatırını sormak, bir selâm vermek üzere yanına vardığımda o, kuşatma altında bulunuyordu. Yanına vardım. Selâm sabahtan sonra bana dedi ki: 'Bu gece Rasûlullah (sav)'ı evin şu açılan küçük penceresinde gördüm. Rasûlullah (sav) bana: 'Ey Osman! Seni kuşatma altına aldılar, öyle mi?' diye sordu. Ben de: 'Evet' dedim. Rasûlullah (sav): 'Seni susuz bıraktılar, öyle mi?' diye sordu. 'Evet' dedim. Bunun üzerine bana içinde su bulunan bir tas uzattı, ben de susuzluğum gidinceye dek oradan kana kana içtim. Neredeyse halen onun serinliğini damağımda, omuzlarımın arasında hissetmekteyim. Ve Rasûlullah (sav) bana şöyle söyledi: 'İstersen, onlara karşı sana yardım edeyim. İstersen, akşam yanımızda iftarını aç.' Ben de O'nun yanında iftarımı açmayı tercih ettim.' Allah O'ndan râzı olsun, o gün şehîd düştü
Reklam
Üzücü
Vagonun, traverslerin üzerine dökülmüş olan kömürle karışık kuma düşen gölgesine bakarak kendi kendine "Oraya! -dedi,- oraya, tam ortaya, hem onu cezalandıracağım, hem herkesten ve kendimden kurtulacağım." Orta noktası onunla aynı hizaya gelmiş olan birinci vagonun altına düşmek istiyordu. Ama kolundan çıkartmaya çalıştığı kırmızı
Sayfa 999 - TÜRKİYE İŞ BANKASIKitabı okuyor
Tekeşlilik
İnsan evladı bu arada acayip bir keşif yaptı. Bebeğin doğumunda erkeğin de payı vardı. Erkek kendi yakınındaki kadının başka bir erkekten çocuk sahibi olmasını istemedi. Çünkü başka erkeğin çocuğu kendisine sadık olmayabilirdi. Bu da sahip olduklarını, dahası hayatını kaybetmesi anlamına gelebilirdi. Bunun üzerine kadının kendisi dışında başka bir erkekle sevişmesi yasaklandı. Sonra buna tekeşlilik adı verildi.
Sayfa 41 - PinhanşKitabı okuyor
"Bilinmeyen" dedi Faxe'nin ormanda çınlayan yumuşak sesi, "önceden görülmeyen, kanıtlanmayan, hayat bunlar üzerine kuruludur. Cehalet düşüncenin temelidir. Kanıtsızlık eylemin temelidir. Tanrı'nın olmadığı kanıtlansaydı dinler olmazdı, ne Handdara, ne Yomeshta, ne de ocak-tanrıları, hiçbiri. Ama Tanrı'nın olduğu kanıtlansaydı da gene dinler olmazdı... Söylesenize, Genri, nedir bilinen? Kesin, tahmin edilen, kaçınılmaz olan sizin ve benim geleceğimize dair bildiğimiz tek kesin şey nedir?" "ikimizin de öleceğimiz." "Evet, işte, cevabı olan tek bir soru var, Genri ve o yanıtı da zaten biliyoruz. Hayatı mümkün kılan şey sürekli, dayanılmaz belirsizliktir, yani bir sonra ne olacağını bilememek."
Eğer tatlı canımın dudaklarıma kadar gelmiş olduğu şu anda sen dudaklarını dudaklarımın üzerine koyarsan 'sonsuz hayat bulurum' yoksa böyle kıvrana kıvrana can verir giderim.
Sayfa 72 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okuyor
Reklam
104 syf.
8/10 puan verdi
Fark ettim artık. İyi olacak kadar iyi değilim artık.Mutsuzluk veya umutsuzluk değil bu hal.İyi değilim sadece.Hem de hiç iyi değilim.. Adem, İstanbul üniversitesinde ceza hukuku dersleri veren bir profesör. Eşi Şule'nin ölümünden sonra derin bir yalnızlıkla başbaşa kalır. Kimsesi kalmamıştır hayatta. Bir gün tesadüfen karşılaştığı İsa ile duygudaşlık hisseder. İsa da onun gibidir, yalnız ve dertli. İsa'nın her gün deniz kenarına gidip çay içip kitap okumasının sebebinin bu olduğunu anlar.Onunla sohbetleri profesöre iyi gelir. Bir gün hayatının en önemli kararlarından birini alan profesör,yanına kendisi ve arkadaşı için kıyafet hazırlar,deniz kenarına gider. İsa tahmin ettiği gibi oradadır. İsa'ya durumu anlatır ve birlikte yolculuğa çıkar. Çıktıkları bu yolculuk ise ikisinde de derin izler bırakacaktır.. Son demlerimi yaşarken en azından bir şeyler anlatmak ve anlamak istiyorum ya da hissedilmek. Tabii ki çevremde insanlar var. Ama benzerlik yok. Onlar farklı pencerede, ben farklı. Ama sen o baktığım pencerede yanımda belirdin sanki.." Yazarın kalemini çok beğendim. Öyle ki Adem'in o yalnızlığını hissettiriyor insana, sanki yani başınızda geçiyor olaylar.Anlamını yitirirse bir gün hayat, nasıl yaşayacağını bilemez insan diyor yazarımız,ne kadar da doğru aslında bu cümle. Herkesin mucadelesi farklı,kimi başarırken kimi girdaplara sürükleniyor. Yalnızlık üzerine güzel bir kitap okumak isterseniz tavsiyemdir, yalnızlığın doğası çok iyi işlenmiş çünkü. Sonu çok güzeldi, ipuçlarını takip edin..
Yalnızlığın Yansıması
Yalnızlığın YansımasıFikret Dağlı · Salon Yayınları · 202412 okunma
Üzerine fazla düşünmeden bırakın kendinizi hayata, korkmayın; akıntı sizi sakin kıyılara sürükleyecek, tekrar kendi ayaklarınız üzerinde durmanızı sağlayacaktır. Hangi kıyılara? Bunu bilemem.Ben sadece önünüzde uzun bir hayat olduğuna inanıyorum.
Mustafa Suphi ve Yoldaşlarının Katli
[...] Mustafa Kemal, Suphi ve beraberindekileri Ankara'da istemediğini Karabekir'e kesin olarak iletti. Kars'ta resmi törenle karşılanan grup, daha önce planlandığı gibi Ankara'ya değil Erzurum'a yönlendirildi. Bunun üzerine Karabekir ve Erzurum valisi Hamit Bey, heyete karşı bir 'halk tepkisi' tezgâhlayarak yolculuk güzergâhlarında çeşitli hakaret ve saldırılara uğramalarını sağladı. İkili bir yandan güzergâhtaki yerlerin mülki amirlerine heyete kalacak yer ve yiyecek verilmemesi konusunda emirler gönderiyor, bir yandan da Suphi'ye güvenlik konusunda güvence veriyordu. Suphi ve beraberindekiler, ('Onbeşler') son olarak 28 Ocak gecesi Trabzon'dan bir tekneye bindirildiler. Daha sonra onlara yaklaşan ikinci bir teknedeki tetikçi kayıkçılar kâhyası Yahya tarafından öldürülüp Karadeniz'e atıldılar. 15'lerin katliyle ilgili olarak şimdiye kadar farklı iddialar ileri sürülmüş, olaydan Ankara hükûmetinin, Bolşevik yönetiminin, İttihatçıların ya da şahsen Yahya Kahya'nın sorumlu olduğu söylenmiştir. İttihatçıların sorumluluğuna dair iddialar ciddiye alınabilecek türden olsa da, suikast büyük olasılıkla Ankara hükûmeti tarafından düzenlenmişti.
Sayfa 186 - Mustafa SuphiKitabı okuyor
Ameli Tavsiye: Dînî meseleleri, inandığı ve bunun neticesi olarak icra ettiği fiillerin doğruluğunu tayin edecek derecede, yani muhtasar bir sûrette elde etmeyi Allah bütün kullarına farz-ı ayn kılmıştır. Bundan dolayı evveliyetle sağlam bir "akaid" ve "ilmihal bilgisi"ne sahip olunmalıdır. Buna ilâveten lisan ve yazı itibariyle "Osmanlıca" öğrenmek de hayati bir zarûrettir. Bozuk Türkçeyle yazılmış kitapları boykot edip, asâletsiz, yabancı moda kelimeleri kullanmamak husûsunda bir hassasiyet ve dirâyet göstermek ise şahsiyetli olmanın belli başlı lâzımelerindendir. Böyle yapılmadığı takdirde fikri muhteva üzerine ârız olan zaaflardan kurtulmak imkânı yoktur.
Reklam
Anı yaşayalım ;)
“ Makam ve şöhret peşinde koşmak, yarını düşünürken bugünü kaybetmek başka deyişle anı yaşayamamak ömrü kısaltır.”
82 syf.
6/10 puan verdi
·
Liked
Merhaba arkadaşlar. Hepimize günaydın. Muslutlu bir gün olsun. Kapanışı çok ilginç bir eserle yapacak ve Oscar Wilde’ye veda edeceğiz şimdilik. Bunun için de iyi bir araştırma yapmak gerekiyordu. Neden? Yahya Peygamber, kutsal kitaplarda kendine yer bulan bir peygamber olduğu için (Matta, Markos, Luka ve Yuhanna İncillerinde adı geçer ki
Salome
SalomeOscar Wilde · İmge Kitabevi · 2018371 okunma
144 syf.
10/10 puan verdi
·
Liked
·
Read in 58 days
Kitabın sunuş bölümü ile başlamak istiyorum yaklaşık 30 sayfaya kadar sürüyor. Hem sunuşun uzun olması hem de kullan dığı Arapça ve yabancı sözcükler sıkabiliyor. Çevirmen okumanın insanı ne kazandıracağı ile ilgili insanın özüne dair,çevirmenlere dair, öğretmenlerlere dair, millet olarak kitaplara olan ilgimiz ve alakamızla ilgili ve benzeri
Okumak, Yazmak ve Yaşamak Üzerine
Okumak, Yazmak ve Yaşamak ÜzerineArthur Schopenhauer · Say Yayınları · 20133,659 okunma
"SANAT VE ALEVİLİK"
"SANAT VE ALEVİLİK" -Ortodoks İslam ve Alevilik Üstüne/ OSMAN NAMDAR, -Ben de Bu Yayladan Şah'a giderim; Pir Sultan Abdal /Aydan Yalçın -Boşa Koydum Dolmadı, Doluya Koydum Almadı / Korkut Akın - Yedi Ulu Ozan / A Galip Kabasakaloğlu -Alevi Ontolojisi Üzerine Üç Kısa Tez / Cemal Atay Genç - Ötekiliğin Özelleştirilerek
"Düşün! Bize, matematik dünyasının kurgusal ve sonsuz olduğu öğretildi. Bunu kabul ederim. 1'den sonra 2 gelir dendi. Bunu da kabul ederim. Ama sonra, 1 ile 2 arasındaki sonsuzluğu düşündüm. Peki o nereye gitti? irrasyonel sayılar varken bir sayıdan sonra diğer bir tam sayı nasıl gelebilir? Eğer 1'den sonra virgül konursa ve bunun da sonuna sonsuz sayı konabiliyorsa 2 nasıl gelir? İşte! Soru bu! Yanıtsız bir soru. Ve işte matematiğin hatası! Dolayısıyla matematik yok. Onun üzerine kurulmuş dünya düzeni de yok... Ama ben anlayabilirim. Anlayabilirim bu sorunu. Ve o zaman ortaya yaklaşık sayılar çıkar. Yani hiçbir sayı tam değildir. Hepsi tama yaklaşır. Ama varamaz. Demektir ki, 1,999...9'u bize 2 diye yutturmaya çalışan bir dünyanın çocuklarıyız. Ve dünya da aslında tam gibi görünürken, aslında bir irrasyonellik harikası. İşte bunun için hayat yoktur. Olsa dahi o da irrasyoneldir! Yani anlamsızdır. Ne bir başlama nedeni, ne de bir oluş nedeni vardır. Evrende uçuşan kocaman bir irrasyonellik. Tabii ki dünyanın bir anlamı olması gerekmiyor. Belki de onu anlamlandıran üzerinde yaşayan akıl sahibi yaratıklardır. Ama onların da bizi getirdiği nokta ortada!"
1,500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.