Irvin David Yalom, Nietzsche’nin yaşamını ve fikirlerini analiz ederek okuyucuya aktaran felsefik bir roman yazmış. Eserde genel hatlarıyla ümitsizlik hakim. Yazar psikoterapiyi halka sevdiren biridir.
Evet dostlar "Nietzsche kırbaçlanan ata sarılıp ağladığında 19. yüz yıl henüz bitmemişti. Biz bu gün bir avuç insan, faytonları tartışmaya ancak başlayabildik."
Vivaldi - Four Season yada Farid Farjad eşliğinde mükemmel bir okuma yapılabilir. Keyifli okumalar diler, böyle güzel bir mecrayı bizlere sunduğu için 1K ekibine teşekkür ederim.
Kadınlar tanıdım... Sabahtan akşama kadar hem evini temizleyen, hem çocuklarına yemek yapan, hem de eşinin giysilerini ütüleyen...
Kadınlar tanıdım... Ev içi emeğinin karşılığı olarak kocasından bazen çocuklarından sade ve sadece küçümseyici bakışlarla “senin işin bu, yapacaksın tabii,” cümlesini işiten...
Oysa kadının ev emeği, başlı başına bir iştir.
Ne küçümsenebilir ne de karşılığı verilmeden olağanlaştırılabilir.
Hatta bence kadının ev emeğinin maddi de bir karşılığı olmalıdır...
Çünkü kadınları eve, erkekleri dış dünyaya hapseden bu sistem, kadınları ev hayatında sömürmeye ısrarla devam ediyor.
Sistem dışı bırakılan, “yapacaksın tabii,”lerle kadının ev emeğini sömüren her şeye öfkem çok... Bugün, en çok bu kadınları anmak istedim...
Hakkını bulamamış, senelerce harcadığı vaktin karşılığını görememiş kadınları yazmak istedim...
Çünkü bu kadınlar hâla yaşıyor ve bu sistem içinde sömürülüyorlar...
Yaşasın 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü!
Yaşasın ev emeği veren ama karşılığını alamayan kadınlar...
İnsan ne gizler içinde kimse bilemez. Birilerini yargılamak kolaydır hiç kimse anlamayı seçmez hiç bir zaman birilerini. Zaten anlasalar kimsenin yarası olmaz. Şu zamanlardaki çoğu çocuk 1 saatlik zevkin cezası oluyor. Anne baba anlamıyor en başta. Sevgi ne bilmiyor sadece maddiyatını karşılayan iki büyük var başında ama seveni yok. Ya bir insan annesine düştüğünü söylemekten çekinir mı? Çekiniyor işte neden çünkü annesi yırtılan kıyafete bakıyodı vücudundaki yaraya değil. Çocukken pek anlamıyor ama büyüdükçe anlıyor o yara kalbine geçiyor. Siz çocuğunuzun yarası olacaksanız o çocuğa sevgi aratıcakasanız başka yerlerde yapmayın o çocuğu yapmayın be. Sonra başkasıda yaralıyor o çocuğu. İyice yanlız kalıyor artık anlatamıyor. Her gün bitiyor her gün. Ve en kötüsü gözleirnizin önünde bitiyor evladınız gözlerinizin önünde. Lan nasıl bir körlük bu? Nasıl görmüyorsun evladının o halini. Ya ağlıyor duymuyorsun hadi denk gelmiyor diyelim. Ya o gözlerin hali. Yemek yemiyor onuda mı görmüyorsun? Ya uyumuyor gece gelip hiç bakmıyor musun? Nasıl bu kadar sevgisiz olursun evladına ya? Sen anne olmuyosun o zaman ki. Sen baba olmuyorsun. Yara oluyorsunuz sadece yara. O çocuğu buz gibi büyütüyorsunuz. Ya o çocuk annesinin dizlerinde ağlayamaz mı? Babasını destek bilemez mi? Hakkı yok mu? Lan niye yaptınız o çocuğu o zaman? Çocuğunuzu sevin yarası olmayın be. Sevin zor değil.