+1
Genelde çocukluk evimize döndüğümüzde hayalimizden daha küçük buluruz.
Ben kimyager olmak istedim, ama amcam "Ne yapacaksın kimyagerliği, senin paran yok, laboratuvar yok, eczane yok, bir yere varamazsın" dedi. Tabii o zamanlar kimyagerlerin çalışabileceği yeterince fabrika da yok. Ondan sonra ekonomist olmak istedim, amcam onun için de "Ekonomi çok yeni bir şey, sen iyisi mi hukuk oku" dedi. Ali Amcam da hukukçuymuş, avukatmış. Amcam "Hukuk bütün anahtarları açar" derdi.
Sayfa 71 - Kapıları açar demeye dili varmadı tabi, anahtarları açıyor. :') :DKitabı okudu
Reklam
Çocukların sahibi miyiz? Yol göstericisi miyiz?
Genç annelere tavsiyem, kendilerini düşünmemeleri, çocuğun bir oyuncak olmadığını bilmeleri, yani sürekli sevilecek cici birşey değil, bir insan yetiştiriyorsunuz...... ...... Yani bir annenin daima düşüneceği şey, çocuğunun şahsiyetini nasıl geliştirebileceği, onu nasıl hür kılabileceği ve iç dünyasını nasıl zenginleştireceğidir.
Sayfa 224Kitabı okudu
Gellner'in İslamiyet ile ilgili önemli bir teorisi var. Buna "rakkas kuramı" adını takmıştı. Gellner, İslam'ın bir kent dini olduğunu ileri sürüyor. İslam'ın kırsal kesime gittiği zaman kimlik değiştirdiğini ve kutsal kitabı, kırsal kesimdekilerin anlayamayacağı için araya şeyhlerin veya aracıların girdiğini söylüyor.
Sayfa 212Kitabı okudu
Amcanız sizinle niye hiç konuşmuyor? İşte bu da Osmanlı sistemi. Avrupa sisteminde annem beni akşamüzeri saat beşte kabul ediyordu, Osmanlı usulünde ise çocuklar annelerini ve babalarını neredeyse hiç görmüyor. Tabii sizler, genç kuşaklar olarak bunu anlamakta zorluk çekebilirsiniz. Mesela, ben amcamla konuşamıyorum, ama kendi kızı Perizat da babasıyla konuşamıyor. Ancak ortam uygun olacak ya da bayram olacak da o zaman babayla konuşulacak, o da münasipse, yani öyle istediğin zaman konuşamazsın.
Peki bu nasıl bir yaşam? Anne mesafeli, babanın yüzünü zaten zor görüyorsunuz, sonrasında ise kaybediyorsunuz. Arkadaş yok. Sürekli yatılı okutuluyorsunuz. Tüm bunlar sizi çocuk olarak mutsuz etmedi mi? Tabii, çok mutsuz etti. O yüzden benim hayatımda arkadaş kutsal bir anlam taşır. Yani o kadar bağlanıyorum ki çevreme. Bugün bu yaşa geldim, hala Boğaziçi Üniversitesi'nde yarı zamanlı öğretim üyeliği görevimi sürdürüyorum, çünkü oradaki tüm gençler benim için son derece değerli arkadaşlar. Başka insanlarla bir köprü kurabilmek benim için büyük ihtiyaç. Bu yaşa geldim, bu ihtiyacı hala tamamen doyuramadım.
Reklam
23 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.