olduğum yerde olmak istemiyorum ama olduğum yerden çıkıp gidemiyorum da. şu an yaşadığım her şey o günlerin aynısı. evde olmak istemiyorum, ama her akşam eve dönüyorum. işte olmak istemiyorum ama her gün işe gidiyorum. bir şey beni hep dışarıya çekiyor. hiçbir yere ait hissedemiyorum kendimi. hiçbir eve, hiçbir aileye, hiçbir topluluğa. hiç arkadaş grubum olmadı benim mesela. bir futbol takımı tutmadım. bir siyasi partiyi desteklemedim. bir derneğin, bir hayır kurumunun üyesi değilim. bir memleketim yok, oralı hissetmiyorum. apartman toplantılarına bile gitmedim, o apartman beni ilgilendirmiyor, oraya ait değilim. sadece orda oturuyorum. ve ben bu hali armut ağacının tepesinden beri üstümde taşıyorum.
Mutsuzluk. Bu dünyada birçok mutsuz insan..hayir, bu dünya mutsuz insanlarla dolu desem abartmış olmam herhalde.
Reklam
Kim kaybetti albayım? Hayır, sonumuzdan söz etmiyorum şimdi; Sevgi'nin sonundan, abajurun bir türlü bitmeyişinden ve bir anlam verilemeyen sözlerin, bir türlü anlaşılamayan etkilerinden bahsediyorum, albayım.
Bu sıralarda dikkati çeken en önemli olaylardan birisi de Sivaslı kadınların gösterdikleri faaliyetti⁵⁴². Gerçekten 28 Kasım 1919'da bir toplantı yaparak memleketin düştüğü kötü durumu ve Türklere karşı yapılan haksızlıkları aralarında tartışan bu vatansever kadınların hangi noktalar üzerinde durduklarını, toplantı sonunda İtilaf Devletleri
Sayfa 159Kitabı okudu
Falih Rıfkı Atay'ın değerlendirmesi
Anadolu'daki Kemalist hareketi Falih Rıfkı Atay yalın bir biçimde "Faşist Roma, Kemalist Tiran ve kaybolmuş Makedonya" (1931) adlı yapıtında anlatır. Falih Rıfkı sözü edilen kitabına şöyle başlıyor: "1921 Mayıs'ının hemen aynı günlerinde gene bu setler üstünde dolaşıyordum. Mahkeme reisi bir 'Kürt', hapishane kumandanı bir 'Arap', hapishane nöbetçileri Çerkez'di. İstanbul'u hatırladığım zaman Osmanlı Saltanatı'nın hep bu üç köşeli dağılma çerçevesini görüyordum. Büyükada İngiltere'nin, Heybeliada Fransa'nın, Kınalı ada İtalya'nın, Burgaz Adası Amerika'nın elindeydi. Büyük demokrasilerin bıçağı Adana'dan, Antalya'dan, İzmir'den Anadolu'nun yanık yüreğine doğru saplanmıştı. Selçuk ve Osmanlı Devletlerinin tüm başkentlerinde, Konya'da, Bursa'da, Edirne'de, İstanbul'da bir milyar insana hükmeden imparatorlukların ve Cumhuriyetlerin bayrağı dalgalanmaktaydı. Hasburg (Avusturya-Macaristan), Hohenzolern (Alman) ve Osmanlı bayraklarının beyaz teslim bezlerinden hiçbir farkı yoktu. BİR MİLYARA KARŞI TEK BİR ADAM MUSTAFA KEMAL, ERZURUM'UN KERPİÇ BİR ODASINDA SIRMASIZ, RÜTBESİZ, ASKERSİZ VE SİLAHSIZ BİR KUMANDAN. BÜTÜN TÜRKLER ONA BAĞLANMIŞTIK. O, ISTIRAP VE HINÇ DENEN BÜYÜK ENERJİ KAYNAĞININ SIRLARINI BİLEN BİR BAŞ'TI. BOŞUNA AKAN SU GİBİ BOŞUNA AKAN GÖZYAŞI İÇİNDE DE ÖLÇÜLMEZ BİR KUVVET VARDIR. BİZİM SADE İNİLTİSİNİ İŞİTTİĞİMİZ TÜRK RUHLARI'NIN UZAK DERİNLİĞİNDEN GELEN 'HAYIR' SESİNİ, YALNIZ 'O' DUYMUŞTUR."
Aranızdan bazıları, “Sevinç kederden büyüktür”, bazıları da, “Hayır, keder sevinçten büyüktür” demektedir. Oysa ben sizlere derim ki, bunlar birbirinden ayırt edilemezler. Daima birlikte gelirler, biri yanı başınızdayken, öbürü yatağınıza uzanmış uyuklamaktadır.
Reklam
Kişi en baştan erdemli yaratılmadı, kesinlikle hayır, bunun için hiç yorulmadan zihinsel çaba sarf etmek ve ulaşılmaz bir ideale ulaşmak için her yeni doğumda buna yeniden başlamak gerekir. Ve insandaki her şey buna yönelmelidir. Ancak o zaman gerçek bir insan olur.
" Tek yol Devrimdi. " Hayır, " İslamdı . " Hayır , " Milliyetçilikdi . "
İletişim Yayınları
Acaba nereli? Soruyor :
İngiliz misin ? Hayır . Fransız? Alman? Kızıyor ;ya ne ? Yunan . Haaaa! Neden şaşırıyor; tekrar savaştırmak mı istiyorlar bizi . Dost olmamız gerekmez mi ?
Hepimiz 'hayır' demek isterken 'evet' demişizdir. Suçluluk duygusuyla, fırsatı kaçırma korkusuyla ya da başkalarını memnun etmek için bunu yaparız.
1,000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.