Sufyân bin Uyeyne’den: Mü’min güzel amel ve iyiliklerinden hem dünyâda, hem de âhirette sevaba nail olur. Fakat fâcirin hayrı hemen dünyâda verilir, ama âhirette ona nasîb yoktur. Hakikî ihsan ehli ve mü’minin kemâli odur ki:
Allah’dan gayri şeylerin hepsinden yüz çevirip teveccüh-i tam ile Allah Teâlâ Azze ve Celle Hazretlerine yönelerek kalbinde ve lisânında Hakk’dan gayri bir şey bulunmaz.
Fâni dünyâ hep altın olsa, âhiret te topraktan çanak çömlek olsa, âhiret dünyâdan daha hayırlı olur. Şu dünya fâni toprak, âhiret te baki altın olunca dünyanın hâli değeri ne halde kalır?
Allah Teâlâ kulunun ağlamasını, inlemesini, Cenâb-ı izzetine yalvarmasını arzu ettiği vakit onu sevdiklerinden ayırmakla yahud açlıkla ve benzeri şeylerle mübtelâ kılar. Bunlar kalb ehline malumdur. Bunlarda acaib terakkiler, garib tecelliler vardır. Ehl-i kemâlin hallerinde bunlar açıkça görülür.