Hıdır Y.

Hıdır Y.
ankara
43 okur puanı
Ekim 2015 tarihinde katıldı
80 syf.
·
Puan vermedi
·
2 saatte okudu
Miquel de Unamuno'nun Don Sandalio'sunu kendimden "kaçmak isteğini" sorgularken tanıdım. Aslında "gereksiz topluluk" olan insandan değil kendimden. Aynen mektubu yazan, Don Sandaliosunu kaybeden karakter gibi. Varoluşçuluk üzerine düşünmeye, araştırmaya iten bir kitap. Temelde toplumdan kaçış gibi görünen olay aslında bireyin kendine yönelimidir. Bireyin özgürlüğüne yönelişin sözkonusu olduğu ancak bir bütün halinde düşündüğümüzde kaçışın bir özgürlük biçimi değil bir tür esaret biçimi olduğunu vurgulamaktadır. Bu bir çelişki midir? Sanırım evet diyebiliriz. Kanımca yazar bu çelişkileri çok net yaşamaktadır. Bunu Aziz Manuel'de de görebiliriz. Ayrıca baş karakterlerin, insanların yükledikleri anlamlar doğrultusunda varlıklarını bulan birçok şeyi anlamsız bulmaları da varoluşçuluk anlamsızlık sorununa bir göndermedir. Bireyin özgürlüğünü gerçekleştirme çabası amacıyla vermiş olduğu savaşım sadece topluma karşı değil aynı zamanda kendine karşıdır da. - Her yalnız bir tür mahkumdur. - Sen de kendi Don Sandalio'nu istiyorsan bir kahveye git ve iki buğulu aynanın arasında otur. & Okunması ve üzerine tartışılması gereken bir kitap.
Satranç Ustası Don Sandalio'nun Romanı
Satranç Ustası Don Sandalio'nun RomanıMiguel de Unamuno · Sel Yayınları · 2014549 okunma
Reklam
120 syf.
·
Puan vermedi
Günümüze hitap etmiyor, çağının gerisinde diyen okurların aksine aksine 'nasıl olurda o günden bugünü yazar, hem de bugünün Türkiye'sini?' diye sormak daha gerçekçi bir yorumlama olur, diye düşünüyorum. Bir kamu çalışanıyım ve anlattığı her kamu çalışanı, sınıfı, mevki, görevi, vb. nasıl adlandırırsanız, içinde bulunduğum sistemle o kadar net uyuşuyorki. Sadece birkaç isim değişikliği var. Bunu da zamansal değil mekansal farklılıklara bağlıyorum. İçinde bulunduğum psikolojiyi de hesaplayarak görevliler ve psikolojileri konusundaki tahlillerin çok yerinde olduğunu da söyleyebilirim. Devlet aygıtı, özellikle liberal ekonomi politikalarının hakim olduğu (her ne kadar monarşi, krallıkla yönetilse de, bunların sembolik olduğunu düşünebiliriz) yerlerde tamamen Balzac'ın anlattığı şekilde işlemeketedir. Sistem siyasal aktörler tarafından yönetilmemekte sadece dişlileri oluşturan çalışanlar siyasal aktörler tarafından yönetilmektedir. Bu dişliler de yine Balzac'ın belirttiği şekilde, kişisel çıkarları doğrultusunda davranış sergilemektedirler. Ve yine çok yerinde bir tespit daha; çok şey olabilmek adına başladığı görevde herhangi birşey olarak çalışma hayatını ve bu doğrultuda sosyal yaşamını idame ettirir. Devlet kademelerindeki erk farklılıklarından, çalışanların sosyal yaşamlarına, tüketim ve tasarruf alışkanlıklarından, aile yapılarına kadar yaptığı bütün analizleri günümüz devlet aygıtlarında gör(e)memek için sanırım devamlı ve uyumadan gözler teleskopta Demirkazık yıldızını incelemeliyiz. Sevgiler ve Saygılar,
Çalışanın Fizyolojisi
Çalışanın FizyolojisiHonore de Balzac · Vakıfbank Kültür Yayınları · 201881 okunma
1068 syf.
·
Puan vermedi
·
34 günde okudu
Şeyh Bedreddin'in izinden giderken yazılan koca bir tarih var. Sadece siyasi tarih veya başat insanların tarihi değil, satranç tahtasındaki her hamlenin ve her taşın tarihi yazılmış. Erol Toy'un kitabı yazmak için ihtiyaç duyduğu bilgilere erişmek için Bedreddin'in bilgiye erişim için gittiği bütün güzergahları takip ettiğini tahmin ediyorum. Başka türlü nasıl bu kitaba dahil edilebilir bu kadar yol, yollardaki mekanlar ve mekanlardaki hayatlar. Bir ömrün bilgiye harcandığı, bilgi için katedilen yollar, geri çevrilen mülkiyet teklifleri, herşeyin insan olmak adına yapılması gerektiği bir dünyada yaşamak için mücadele eden insanların eseri. En güzel yanı da bir tıkla hertürlü bilgiye hakim olabileceğini sanan bizlerin karşısında bilgiye erişmek için bilginin kaynağına günlerce, haftalarca, aylarca yapılan yolculuğun anlatılması. İyi okumalar...
Azap Ortakları
Azap OrtaklarıErol Toy · Cumhuriyet Kitapları · 2013165 okunma
376 syf.
8/10 puan verdi
·
26 günde okudu
Bu kitabı okuduktan sonra kanaatim; evrim teorisinin varlığına şüpheyle yaklaşır olduğum. Darwin hayvanlar aleminde biyolojik geziye çıkacağına biraz da filozoflarla çalışıp düşünsel geziye de çıksaydı, sanırım ya insanları evrimin dışında, gerçekten topraktan yaratılan varlıklar olarak görürdü ya da evrimi toptan reddedip, Sabahattin Ali'nin sözüne ithafen bir rakı parası bulup parlak istikbalinin şerefine bir kaç kadeh içerdi. Abdera, insanlığın varlığıyla kendini yaşatan bir yer. Kitabı okurken "acaba Abderada mı yaşıyoruz?" sorusunu sormayan yoktur sanırım. İçimde ısrarlı bir "Okuyun" demek geliyor ama okumayın ya, okuyup da değerli zamanınızı harcamayın! Yine de iyi okumalar. :)
Abderalılar - Eşeğin Gölgesi Davası
Abderalılar - Eşeğin Gölgesi DavasıChristoph Martin Wieland · Bilge Kültür Sanat · 2014129 okunma
95 syf.
10/10 puan verdi
·
3 günde okudu
Kör Baykuş'u okurken biraz da Kafka görür gibi oldum. Bundan, Kafka'yı taklit etmiş izlenimi çıkarılmasın lütfen. Zaman ve mekan bağımsızlığı çok belirgin iki özellik. Romanda, sonlara doğru değindiği, hayallerimizde mi acaba gerçekten yaşıyoruz, herşeyden bağımsız, bütün bağlarımızı koparmışız ve gerçekten özgürüz, benzeri cümleleri aslında zamandan ve mekandan kopuşu simgelemektedir. Ayrıca dini eleştirisi/sorgulayışı az ve öz biçimde yer almaktadır. İran'da yasaklanmasının sebebini çok net anlayabiliyoruz. "yeryüzünün gökyüzüne yansıması mı acaba" sorusu ve öncesi bir kaç cümle aforoz edilmesine yeter! :) Eleştirileri, sorgulamaya iten soruları, öğeleri kullanış biçimi (yaşlı, eskimiş paltolu hurdacıyı bir çok karakterde hatta en son kendisinde bulmamız gibi) S.Hidayet özgünlüğü olsa gerek diye düşünüyorum. Sadık Hidayet okumak gerek!
Kör Baykuş
Kör BaykuşSadık Hidayet · Yapı Kredi Yayınları · 202331,4bin okunma
Reklam