Bir şeyi fark etmek ayrı, fark ettiğimiz şeyi iradeye dönüştürüp hidayet için adım atmak ayrıdır. Biz hidayetten yana adım attıkça ve o yolda ilerledikçe duygularımız da doğrularımızla eşleşmeye başlar.
Yaşadığımız her tecrübe, İlahi Kudret'in hayatı her an yönettiği bilincine tutunmamızı sağlamak içindir. Bizler ancak aklederek bu gerçeği çıplak bir şekilde görür ve ona tutunuruz. Akletmeyi bırakırsak aşağı düşeriz ve gerçeğin farkındalığını kaybederiz.
Gri olmak, kuralları olmak demek nadiren. Çoğu kez ise koyulmuş kurallar içinde nefes almak. İstenildiğinde nefesini kontrollü bir şekilde vermek. Müthiş bir darlık hem kendine hem herkese. Hatta darboğaz. Peki ne? Bir ütülü pantolon gibi düzgün, hayatın yorgunluğunu -böyle bir hayat yorucudur- parlak plastik tutumlarla geçiştirmek. Tutumda kalmak hep davranışa geçememek.
İnsan, kalbiyle inanır, kalbiyle düşünür, kalbiyle eyler, kalbiyle hisseder. Kalp, insanlığın neşet ettiği merkezdir. Beşer, kalbiyle insan olur ve ufuk yolculuğuna başlar, Allah'a kulluğa yol alır.