Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Stalin : İtrail'in Mimarı
Sovyet dönemi Yahudiler için hem varlık hem de dilsel ve kültürel haklar mücadelesi haline geldi. Sosyalist bir dil değil kültür yaratmak gerektiğini Stalin'in 1950 tarihli dil yazısında Yahudi Emek Bundu hareketini uyarmıştır. Garip şekilde İsrail'in kuruluşunu önemli ölçüde destekleyen Stalin'in bu kararı, Ortadoğu'daki İngiliz nüfuzunu kırmak üzere İsrail'i desteklemek oldu; 1947'de Birleşmiş Milletler görüşmelerinde Sovyetler Yahudi tarafının söz ve varlık hakkını savundu ve bu Filistin'in kaderini belirledi.
Evet, bu konuda bile aşkın bir hastalık olarak tanımlanmasını anlarım. Hem de öyle bir hastalık ki pek öldürücü! Verem gibi gençlerin başına musallat! Bulaşıcı! O kadar bulaşıcı ki bir hasta tarafından diğerine gönderilen kâğıtlar aracılığıyla bile bulaşıyor. Toplumu sarsan bu müthiş illet, nice ailenin düzenini bozuyor. Uygun görülmeyen,
Sayfa 21 - Fehame'den Mehabe'yeKitabı okuyor
Reklam
Bırak, ışıldayan bir yara bağışlasın bana sesini, bırak da kinler büyüsün, kafeslerin içimde ektiği, bırak, uzlaşmazlık çıksın ortaya. yıkımların doğurduğu. Yaramın üstünde yürümeyi öğretti bana cellâtın bıçağı. Yürümeyi, hem de yorulmadan yürümeyi. Direnmeyi öğretti. Direnmeyi.
Sayfa 49
hatırlamayla aynı kökten gelen hâtır, Arapça'da aynı zamanda hafıza demektir. İlginçtir ki, Türkçede hem anı (hâtıra) hem de anlamakın ve anlamın kökü anğ da hâfıza ve hatırlamak anlamlarını içerir; unutulmamalıdır ki, ancak hâtıraları olanlar hatırlar yani ancak anıları (anlamları) olanlar anlarlar; anlamlandırırlar. İnsanlaşmanın en önemli koşulu anlamlandırmaktır; öyleyse anı sahibi olmak yani bir tecrübeye, yaşanmışlığa sahip olmak, anlamlandırmak için zorunludur; anıların, tecrübelerin, yaşanmışlıkların mekânı hâfıza olduğundan, ancak hem bireysel hem de toplumsal hâfızaları (anıları) güçlü olanlar, olup bitene sahîh bir anlam verebilirler. Son bir tespit olarak şu noktaya da işâret edilmelidir: Hatırlamamız gereken kadar, hatırlamamamız gereken de ya da kısaca unutmayı istemek de bir tür hatırlamadır...
Hem sevmek hem de sevdiğin kişi tarafından sevilmek! Dünyada bundan iyi şey yoktur.
160 syf.
9/10 puan verdi
·
9 saatte okudu
Zayıflıklarımızın Masalları
Her ne kadar iyi kalpli de olsa övülmeyi sevdiği için dalkavuklarının etkisinden kurtulamayan saf bir padişah varmış. Bir gün veziri, dünyada ondan daha cömert biri olduğunu söyler. Padişah bozulsa da çocukluk arkadaşı olan vezire bir şey yapmaz ve ondan açıklama bekler. Vezir de başka bir şehirde ensesine vuran herkese çıkarıp altın veren bir körden bahseder. Padişah meraklanır ve adamın hikayesini öğrenmek ister. Ama adamın da hikayesini merak ettiği bir başkası vardır, "Bana onun hikayesini öğrenip anlatırsanız ben de kendi hikayemi anlatırım," der. Böylece zincirleme bir hikaye başlar. Açgözlülük, bencillik, savurganlık, sabırsızlık, kıskançlık, önyargı gibi hatalara düştüğü için hayatları alt üst olan insanların hikayelerini öğreniyoruz bu kitapta. Sadece küçük çocuklara ders vermek için yazılmış masalları okuyormuş gibi hissetmiyorsunuz çünkü kitap boyunca korunan merak duygusu sizi sürüklüyor, aldığınız zevki katlıyor. Okudukça merak ettiren, eğlenceli ve düşündüren bir kitaptı. İnsan olarak sahip olduğumuz zaafları okuyucuya hatırlatması da başka bir artı. Tıpkı
Küçük Prens
Küçük Prens
gibi hem çocuklara hem yetişkinlere önerilebilir bence.
Masal Masal İçinde
Masal Masal İçindeAhmet Ümit · Everest Yayınları · 20187,6bin okunma
Reklam
Patates Kız öldürüldüğünde, katil onun kalbini kesip çı­karmış. Kalbi gömmüş, ama ertesi gün kız dirilmiş. Hem de aynı yerden çıkarak.” Ryan söylediklerini vurgulamak için kamp ateşini elindeki sopayla dürttü ve gecenin içine kıvılcımlar yağdırdı. Opal yavaşça Ryan'a doğru yaklaştı. Ryan on beş yaşındaydı, sevimli sayılabilecek bir çiftlik oğlam havası vardı. Tori, Opal'e Ryan'ın ondan çok hoşlandığım söylemişti. Zaten her şeyi Tori ayarlamıştı, ormana gidip oğlanlarla takılmanın eğ­lenceli olacağını söyleyen de oydu. Opal on iki yaşındaydı ve daha önce hiçbir oğlanla öpüşmemişti, ama bunu kimseye anlatacak değildi, en yakın arkadaşına bile.
Depresyon, "çökme" anlamındaki Latince "depressio" sözcüğünden gelir. Günümüzdeki kullanımıyla depresyon hem insanlardaki normal bir duygusal durumu, yani mutsuz, durgun ve üzgün olmayı anlatır hem de ruhsal bir rahatsızlığın adıdır.
Sayfa 23 - Birinci Bölüm - Depresyonda Mısınız?Kitabı okuyor
Kime öyle gelmiyordu ki?
"Ona öyle geliyordu ki hem bu okyanus hem de bu yunuslar, hem bu gökyüzü hem de bu güneş sadece onun için yaratılmıştı."
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.