Cennetimi ararken, kader çizgimi ellerimle silmiş olmalıydım. Her insan seçmediği bir hayata, çizmediği bir kadere doğar, bende annemin hayatına doğmuş, onun çizdiği , dilediğinde çentik attığı, dilediğinde tekmelediği o kaderime doğmuştum. Doğumumla çizilen kader çizgimi değiştirme irademin farkına vardiğımda ise 20 lerimin sonlarındaydım.
Kaderi Sev diyenlere inatlamı ta da inançlamı bilmem isyan ederken, bir gün Kaderi Sevmek ve kabullenmenin aslında beni bambaşka yollara sürükleyeceğini o yıllarada hiç tahayül etmemiştim. Belkide bu yüzden bugün kaybettiğim bir yolda Cennetimi ararken, kendimi yeniden tanıyor, neredeyse yeni bir kadın doğuruyordum kendimden. Korkutucu bu kadınıda sevmem gerekecekti. Muhtemelen Hocam başta olmak üzere, tüm o toplum, elalem ağız birliği edip sev sev sev diye tribünlerden slogan atacaktı. Ama ben içimde ki o sesten başka hic bir şey duymuyordum. İçimde yeni bir doğum sancısı ve ben korkulu gözlerle kendine bakan kayıp bir Sevda.
Turkuları olan, arzuları, kadın oluşunu belkide hiç bu kadar güçlü hissetmeyen Sevda.
Ve bir gün tamda herşey yolunda derken, ışıklar söndüğünde ve karanlikta kaldığımda orada önce kendimi gördüm. Uzandım ve tuttum kendimi.
Merhaba ben Sevda, memnun oldum Sevda.