"hayırdır birader," dedim. hayır, şer falan terminolojiye hakimim sonuçta, alışkın olduğu damardan giriyorum.
"inancım kalmadı artık. nereden geldiğimi anladım," dedi.
"tanrıyı reddettiysen ya amip ya maymun, hangisi" diye sordum.
"ikisi de aynı kökenden geliyor," diyor bana.
"o iş öyle değil," derken araya girdi.
"bizi uzaylılar bıraktı dünyaya," dedi. hesaba katmadığım dördüncü bir seçenek sundu.
"uzaylı işi yaş iş. nereden vardın bu kanıya?"
"neyşınıl'da ufo belgeseli izledim, mantıklı geldi."
"bu kadar basit mi ismet ya? bugüne kadar sen tut o kadar namaz kıl, oruç tut, her şey bir ufo belgeseliyle mi çökecekti?"
"sorma, ben de hiç beklemezdim." dedi.
"hala tereddütte olabilirsin, kendinden emin olana kadar içme bira istersen birkaç gün daha."
"yok yok eminim, ver bir bira, tadını hep merak etmişimdir. tuzlu fıstık varsa biraz da ondan koy."
"beyaz leblebi ister misin?"
"raconu oysa koy, senin zevkinse siktir et, tuzlu fıstık ver."
Ercan Mehmet Erdem