Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Yüksek kültür ve popüler kültür ideal tipler ya da stereotiplerdir. Bunlar aynı zamanda, Almanca orijinalindeki Kultur ve Massenkultur ayrımının Amerikan uyarlamalarıdır ve çoğun­lukla "kültür" ve "kitle kültürü" olarak çevrilirler. Masse ya da "mass" (kitle), yoksul ve eğitimsiz sınıfları tanımlamak için Av­rupa'da kullanılan, eski bir sosyoloji ve siyaset bilim terimidir ve çoğunlukla küçültücü bir tonda kullanıldığı için, ben daha yansız olan "popüler kültür" terimini kullanmayı yeğliyorum.
Sayfa 20
Popüler kültüre karşı geliştirilen bu iki toplumsal suçlamanın da hatalı olduğuna inanıyorum. Popüler kültürün beğeni düzeylerinde toplumsal bir düşüşe yol açacağı savı, geçmişin en iyi özellikleriyle şimdinin en kötü özelliklerini bir araya getiren çarpık bir karşılaştırmaya dayanıyor. Oswald Spengler ve Jose Ortega y Gasset gibi yazarlar, yalnızca tarihin Shakespeareleri ile Beethovenlerini anımsıyorlar da, yapıtları yitip gitmiş ya da görmezden gelinmiş az yetenekli meslektaşlarını unutuyorlar.
Sayfa 68
Reklam
Popüler kültür duygusal olarak yıkıcıdır çünkü sahte hazlar sağlar ve şiddete, sekse verdiği ağırlık insanları kabalığa, yabanıllığa iter; zihinsel olarak yıkıcıdır çünkü cicili bicili, hayattan kaçan, hayali bir içerik sunarak insanların gerçeklikle baş etme yeteneklerini engeller; kültürel olarak yıkıcıdır çünkü insanların yüksek kültüre katılma olanaklarını azaltır.
Öyle görünüyor ki çeşitli kültür içerikleri arasında popüler müzik, yaklaşma/benzeşmeye çok rahat elveriyor, dolayısıyla hepçilliği yüreklendiriyor, insanların klasik müzikten rape kadar uza­nan geniş bir aralıkta çeşitli müzik türlerinden keyif almasını mümkün kılıyor.
Sayfa 26
Popüler kültürün erk tekelciliğine (totaliterciliğe) yol açabi­leceği suçlaması şu sav temel alınarak geliştirilmiştir: Toplum­da merkeziyetçiliğin ve Karl Mannheim'm sözleriyle "işlevsel akılcılığın" gittikçe artması, ailenin, öteki birincil grupların, gönüllü derneklerin ve birey ile devlet arasında duran öbür ikincil grupların güç kaybetmelerine neden oluyor, bu da bireyi devlet karşısında güçsüz bir atom gibi bırakıyor. Eğer bir demagog kitle medyasını eline geçirecek olursa, şu anda medya reklamcıları tarafından kullandığı iddia edilen yöntemlere ben­zer kitle inandırma yöntemlerini kullanarak, bireyleri diktatör­lüğü kabul etmeleri yönünde ikna edebilir. Bu savı destekle­mek üzere sık sık, kendi erk tekelci yönetimlerini sürdürmek amacıyla kitle medyaları üzerindeki denetimlerini etkili bir bi­çimde kullanmış olan Hitler ve Stalin örnekleri veriliyor.
Sayfa 69
Popüler kültürün topluma etkisinin eleştirisi iki suçlama içeriyor. İlki, popüler kültürün toplumun bütünündeki beğeni düzeyini düşürdüğünü, dolayısıyla bir uygarlık olarak niteli­ğini bozduğunu ileri sürüyor. İkincisi de, kitle medyasının in­sanları "uyuşturabildiğini", "atomize edebildiğini", dolayısıyla kitle ikna tekniklerine duyarlı kıldığını, bunun da becerikli de­magogların elinde demokrasiyi yürürlükten kaldırabileceğini savunuyor.
Sayfa 67
Reklam
Beğeni kültürü kavramı bir soyutlamadır; kültürü, onu "uygulayan" insanlardan ayırır. Bu soyutlama yalnızca çözüm­leme amacıyla haklı çıkartılabilir çünkü kültür, belki gidilip görülmeyen müzeler dışında hiçbir yerde, onu yaratan ve kul­lanan insanların dışında var olamaz.
Sayfa 23
Ignacio Ramonet, Amerika’nın askeri, diplomatik, ekonomik ve teknolojik hegemonyasının entelektüel çevrelerde çok fazla eleştiri konusu yapılmamasının nedeni olarak, Weber’in karizmatik tahakküm kavramından yararlanmaktadır. Buna göre Amerika, sahip olduğu enformasyon ve teknoloji gücünü kendisine kibar bir şekilde itaat ettirmek amacıyla kullanmaktadır. Zira Amerika’da gösterilen filmlerin yalnızca %1’i ithal olup; Hollywood filmleri tüm dünyada gösterime girmekte, ardından televizyon dizileri, çizgi filmler, videolar, mizah yayınları, moda, kent gelişimi ve gıda endüstrisi gibi alanlar sayesinde hükümranlığını devam ettirmektedir. 21 Şüphesiz ki Hollywood yıldızlık sistemi icat edildiğinden bu yana, hayranlarını peşinden sürükleyen film yıldızları 22 Amerikan rüyasını aktaran baş aktörlerdendir. Ancak bu rüya, bir nevi kimlik krizini de beraberinde getirmiştir. Zira kültürel emperyalizm yoluyla yayılan tüketim kültürü, Amerika ve Batı kodlarını taşıyarak diğer toplumlara hazcı ve bencil bir hayat tarzını sunmakta, böylece iki farklı sosyalleşmeyle beraber bireylerde oluşan iki farklı dünya tasavvuru toplumsal travmalara yol açmaktadır. 23 --------- 21.Talal Asad, Sekülerliğin Biçimleri Hristiyanlık, İslamiyet ve Modernlik, çev. Ferit Burak Aydar, İstanbul: Metis Yayınları, 2007, s. 183. 22 Herbert J. Gans, Popüler Kültür ve Yüksek Kültür, çev. Emine Onaran İncirlioğlu, İstanbul: Yapı Kredi Yayınları, 2012, s. 95. 23 Demirezen, Tüketim Toplumu ve Din, s. 44.
Ütopya seyahat a.ş
Demokratik bir toplumda ideal çözüm medyanın kâr amacı gütmeyen bir kurum olarak örgütlenmesi, kendini devletten, ticaretten ve öteki baskılardan soyutlayabilmesi olurdu.
Van den Haag
"Tüm kitle medyası sonunda insanları kişisel yaşamdan yabancılaştırır ve her ne kadar dengeliyor gibi görünse de, birbirlerinden, gerçeklikten ve kendilerinden ahlaken soyutlanmalarını şiddetlendirir. Bir kimse yalnızsa ya da canı sıkılıyorsa kitle medyasından medet umabilir. Ama kitle medyası alışkanlık haline geldiği zaman anlamlı yaşama kapasitesini zedeler... Bu alışkanlık kendi kendini besler, tiryakiliklerde olduğu gibi bir kısırdöngü kurar... Yaşamdaki en derin ve engin deneyimler bile, (medya tarafından) hep aynı düzeyde ifade edilerek, bir klişeye indirgenir... Medya insanların, hayatın kendisini yaşama yeteneklerini azaltır."
Sayfa 54 - Yapı Kredi Yayınları
38 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.