Genel bir psikolojik yasa ortaya konulabilir: Kişinin güçsüzlük hissi ve özgün irade eksikliği ne kadar büyük olursa heveslerini ve keyfilik ısrarını tatmin etmesi için teslimiyet duygusu ya da takıntı haline gelmiş arzusu da o kadar güçlenir.
Özetleyecek olursak: Keyfilik takıntısının başlıca kılıfı, anti-otoriterlik kavramıdır. Elbette otoriterliğe karşı mücadele etmek geçmişte olduğu gibi günümüzde de olumlu ve büyük bir öneme sahiptir. Fakat anti-otoriterlik kendini beğenmişliği, eğlence ve zevk yaşamına hiç bitmeyen çocuksu merakı rasyonelleştirme aracına dönüşebilir, nitekim dönüşmüştür de. Bu son durumda Herbest Marcuse'a göre cinselliğin temeli otoriterdir, çünkü pregenital özgürlüğü, yani anal sapmaları kısıtlar. Son olarak, otoriterlik korkusu bir tür deliliği, gerçeklikten kaçma isteğini mantığa bürümeye hizmet eder. Gerçeklik insana kendi yasasını, insanın yalnızca rüyalarda, trans hallerinde yahut delirerek kaçabildiği yasaları dayatır.