Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Ne yazıktır o ezilene ki ruhu, sırtına yüklenmiş olan ve yalnızlıktan kaynaklanan küçüklüğü taşıyabilmekten acizdir; o ezilen için küçüklüğün yerini artık bilinçsizlik alır ve kadere boyun eğişin kutsanmışlığı, bomboş bir aşağılanmaya dönüşür.
Sayfa 195 - İthaki Yayınları, 2022, 1.BaskıKitabı okuyor
Vergilius dilin bu derinliklerine kulak kabartarak ölümün sesini duyabileceğini ummuştu; bir bilgiyi ya da tam bilgi olmasa bile, artık dünyevi bilginin dışında kalan bir bilgi niteliğindeki o sınırboyu bilgisini kuşatan bir ön-bilginin sezgi dolu parıltısını yakalayabileceğini ummuştu.
Sayfa 112 - İthaki Yayınları, 2022, 1.BaskıKitabı okuyor
Reklam
Çünkü yetersizdir ellerin özlemi, yetersizdir gözlerin, kulakların özlemleri; çünkü yeterli olan yalnızca yüreğin ve düşüncenin ortak özlemleridir; o sonsuz iç ve dış dünyanın özlemle yoğrulmuş bölünmemişliğidir.
Sayfa 34 - İthaki Yayınları, 2022, 1.BaskıKitabı okuyor
Ağustos böceklerinin kemanları, sayıları onbinlere varıyormuşcasına ama sürüp giden tek bir tonda , tekdüzeliğinden ötürü sessiz, ne yükselen ne de alçalan bir ezgi gibi, alacakaranlığın bastığı toprakları titreşimleriyle uçsuz bucaksıza yayarak doldurmaktaydı.
Sayfa 33 - İthaki Yayınları, 2022, 1.BaskıKitabı okuyor
Ben, her edebiyat metninin çevirisini yapmaya aday olduğum andan itibaren, adaylığımı anadilimde o eserin aslına en çok yakışabilecek bir "sanat eseri" yaratmaya koyduğumun bilincinde oldum. Başka deyişle, uğraşıma hiçbir zaman yalnızca bir tür teknik gözüyle bakmadım. Yazarın ya da şairin, yani sanatçının elinden çıkma metni, bir başka dilde yine sanat eseri değerini taşıyabilecek bir düzeyde "yeniden-üretmek".
Sayfa 17 - İthaki Yayınları, 2022, 1.Baskı, Önsöz (Ahmet Cemal)Kitabı okuyor
ah, evet, ölüm, bütünlükten kaynaklanan o çeşitlilikle doludur - o çeşitlilik içersinde yeniden bir bütünde birleşmek için; ölüm, başlangıcın sürü bilgeliğiyle ve sonun bireye dönüşme bilinciyle doludur; bunların ikisini varoluşun tek bir ânında yoğunlaştırır, o an, artık aynı zamanda var olmama anıdır
Reklam
İnsan
Ne yazıktır o insana ki kendisine sunulan ihsana layık olmayı beceremez; ne yazıktır o ezilene ki ezilmişliğini taşıyamaz; ne yazıktır bir defa yaratılmış olanın varlık kalıntısına ki kendini var olandan kurtaramaz, dahası kurtarmak istemez çünkü sönüp giden hafıza, boşluğu içersinde varlığını yine de sürdürür; ne yazıktır o insana ki ezilmişliğine rağmen ve değişmesi de, kurtulması da imkânsız bir hâlde yaratılışın lanetine uğramış olarak kalır!
Dilsizdir gerçek olan ve biz onun dilsizliğinde yaşayacağız; sen, gerçek olana doğru önden yürü, ben seni izliyorum.
Sayfa 406Kitabı okudu
Hayat yalnızca metafor içersinde kavranabilir, metafor yalnızca metafor içersinde dile getirilebilir; sonsuzdur metaforlar zinciri, ve metafordan yoksun olan, sadece bu zincirin sanki son halkaymışçasına uzandığı ama buna rağmen artık zincirin dışında kalan ölümdür - sanki bütün metaforlar, ölümün metafordan yoksunluğunu yine de kavrayabilmek için, sırf ölüm adına oluşturulmuştur; sanki dil o ilk baştaki yalınlığına ancak ölümle kavuşabilir, sanki ölüm, dünyevi yalınlıktaki dilin, en dünyevi fakat yine de en tanrısal simgenin doğum yeridir: ölüm, insanın bütün dillerinde gülümser.
Sayfa 405Kitabı okudu
"İsim, bize ait olmayan bir giysi gibi- dir, bizler, ismimizin altında çıplağız, babanın isim vermek üzere yerden aldığı çocuktan daha da çıplağız. Ve biz, ismi varlıkla dol- durduğumuz ölçüde, o bize yabancılaşır, bizden bağımsızlaşır, biz de o ölçüde terk edilmişlikte kalırız. Ödünç alınmıştır taşıdığımız isim, ödünç alınmıştır yediğimiz ekmek, biz de ödünç alınmışız- dır, öylece yabana teslim edilmiş ve ancak ödünç alınmış bütün ucuzlukları üstünden sıyırıp atmış olan kişidir ki hedefi görür ve ismiyle sonsuza kadar birleşsin diye hedefe çağrılır."
Reklam
İnsanlar arasında hemcinsini aşağılama eğiliminde olmayan kimse yoktur ve aşağılanışın kendini adsız ve tarifsiz bir şekilde hep yeniden açan ve kapayan kargaşası içinde, insanoğlunun insan olabilme konusundaki kendi yetersizliği, ona bağışlanmış ama taşımayı başaramadığı bir saygınlığa ait kaygıları uyuklar.
Truva savaşından Roma'nun kuruluşuna giden mitsel hikayeye selam çakış
Her şey ona özgüydü(Vergilius'a), her şey ona eklenmişti, onundu, hem de daha en baştan sonsuza kadar sürecek bir eşzamanlılık niteliği ile nasıl ona ait idiyse öyle, ve çevresinde yanan, Troyaydı, çağların asla sönmeyecek olan yangınıydı, ama o, yangınların üzerinden süzülüp giden Vergilius, evet, o, Ankhises'ti(Aeneis), hem kör hem de görendi, tanımlanabilmesi imkânsız bir hatırlamanın gücüyle aynı zamanda hem çocuk hem de ihtiyardı, oğulun omuzlarında(Roma'nın) taşınmaktaydı, kendisi, dünyanın şimdiki zamanıydı, Atlas'ın omuzlarında, devin omuzlarında taşınıyordu.
bu acımasız öbür dünya, bütün sıradan bugünleri dünyalar kadar arkasında bırakmıştı ve olağanüstü bir iktidarı temsil eden, parlak hedefin anlık şimdiki zamanından başkaca bir şey tanımıyordu
Nesin sen Broch?! Kimsin diyemiyorum.. Çünkü insan olmaktan uzak gibisin..
Kimdeydi karar verme yetkisi?! Ah, evet, kitleye, onun hareketlerine bir defa bu kadar saplanıldıktan sonra artık verilebilecek herhangi bir karar yoktu ve karar verilmesi için çağrıda bulunmak isteyen ses kendini nefesten kurtaramıyordu; ses, kör olmuştu!
Bunca büyük bir umuda karşılık cevaplar ucuzdu, seslenişler, kışkırtmalar ucuzdu, ama buna rağmen her defasında kitlenin içinden, bedenlerin içinden, ruhların içinden bir sarsıntıdır geçiyordu; boğa kadar güçlü, ahlaksız mı ahlaksız, karşı konulamaz, ortak hedefe yönelik, sıkılmış bir yumruk gibi yoğun bir gümbürtü ve tepinme, hamle üzerine hamleyle alevler içersindeki bir hiçliğe atılıyordu. Ve yine sıkılmış bir yumruk kadar yoğun sürü kokusu, meşalelerin dumanıyla ağırlaşmış olarak, başların üzerinde dalgalanıyordu, duman yakıcıydı, solunabilmesi imkânsızdı, öksürtücüydü, boğucuydu, tembel tembel, tabaka tabaka birbirlerinin üstüne yığılmış kalın duman bulutları hareketsiz havanın içersinde öylece kalakalmıştı; evet, cehennem sisinin ağır, parçalanamaz, içine sızılamaz tabakalarıydı bunlar, cehennem sisi- nin tavanıydı! Buradan artık hiçbir çıkış yok muydu? Kaçış imkânı yok muydu?
1.439 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.