" Ben hiç hayal kurmam biliyor musun?"
" Neden?"...
" Gerçekleşmesini istediğim şeyler yok," dedi düz bir sesle. "Sadece yaşarım."
" Ama her insanın mutlaka bir hayali vardır..."
" Ama her insan hayallerine senin kadar sadık değil." dedi çabucak.
“Kimi zaman, ateş ettikten sonra, askerlerin ağladığı görülüyor. Bu tam bir sahtekârlık, kendini affetmenin, kendi kendine iyi bir insan olduğunu söylemenin bir yolu. Ama topraklanın işgal ettiğimiz Filistinliler, bizim suçluluk duygumuzu ne yapsın?”
İtai bardağıyla oynuyor.
“En dehşet verici deneyim de, geceyarısı bir eve girdiğiniz de, onlar uyurken, en mahrem yerlerinde bastığınızda, küçücük odalarının içinde yataklarının üstünde koca postallarınızla yürüdüğünüzde, evlerini aramaya başladığınızda insanların size bakışı: Ağlayan, kendilerini canavarlardan -çünkü onların gözünde bizler birer canavarız- koruyan annelerine sarılan küçük çocuklar. Hemen hemen her İsrailli asker bunun kötü bir şey olduğunu bildiğini, ama aynı zamanda başka çarelerininde olmadığını söyler...”
Gözleri bizim çok ötemizde bir noktaya dalıp gidiyor, titrediğini görüyorum.
“O insanların bakışı aklımdan hiç çıkmıyor...” diyor.
Ayrılık ve birliktelik güçlerini dengeleme zorluğunu erkekler de yaşıyorlar; ama onlar huzursuzluklarını kendilerini uzaklaştırarak ve ilgilenmeyerek(kısacası "ben" adına "bizi" feda ederek) halletme eğilimini gösterirken, biz kadınlar duygusal aşırı yüklenmeyi (yani
"biz" adına "ben"i feda etmeyi) yeğliyoruz. İki mutsuz ve dengesiz seçeneğin cinsiyetler arasında paylaşılma şekli hiç de şaşırtıcı değil. Toplumumuz, erkeklerde duygusal yakınlığın önemine prim vermiyor ve onların kendilerini soyutlamalarıyla ilgisizliklerini teşvik ediyor. Kadınlarsa, birincil çalışma enerjilerini kendi sorunlarına yöneltmek
yerine, başkalarının sorunlarıyla aşırı derecede ilgilenmeye yönlendiriyorlar.
.
Kapısını anahtarla açanlardan değil de zile basıp da birinin karşıladığı insanlardan olmayı çok istiyor bir tarafım ama bir başka yanım nedenini bilmediğim bir şekilde kaçıyor bundan. Sevmekten, sevilmekten kaçıyor. Olmaktan kaçıyorum aslında. Birinin umudu olmaktan, beklediği olmaktan, sevdiği olmaktan, hayali ve hatta hayal kırıklığı olmaktan kaçıyorum. Kalmaktan ve bir yerli olmaktan korkuyorum sanırım. Nedenini biliyorum aslında ama şimdi anlatmanın hiç sırası değil.
.
.