Hadi itiraf edin!
Hepiniz en az bir defa ölmeyi düşünmüşsünüzdür hayatta.
Kim bilir, belki buna kalkışan, kıyısından dönenler de vardır aranızda!
Geçenlerde bir haber gördüm, "Dünyanın en mutlu ülkesinde intiharlar neden artıyor?" Farklı zaman diliminde ise ülkemize dair bir haber gördüm: "İntihar oranlarında artış %50'lere
Zihinsel tembellik bizi ele geçirdi. Kitap bile okuyamıyoruz. Polisiye hikayeler bile inanılmaz bir zihinsel yorgunluk yapıyor. Oyun da yok. Başarı, şiddeti de beraberinde getiriyor. Çizgi filmler bile ilgimizi çekmiyor artık!
sonra hemen mahzunlaşırdı : ' ya bir kişi de kalmazsa ? ' yanıma oturur , titrek bir sesle : ' kitaplar yüzünden çok acı çekiyorum esat ağabey, 'derdi. 'sanki hepsi benim için yazılmış. bu kadar insanı birden canlandıramıyorum : hepsini birbirine karıştırıyorum. gülünç oluyorum. ' odayı dolaşırdı inceleyerek . ' ben rezilin biriyim ve rezilliğimi biliyorum. ' selimcigim ,' derdim , ' kendini bu kadar zorlama . karamozov'ların bulunduğu şartlar altında değilsin. ' oyuncağı elinden alınmış bir çocuk gibi suratını asardı: ' peki , ben etki altında kaldığımı, kitapların beni mahvettigini nasıl anlatacağım? 'anlaşılmamaktan çok korkardı. ' başkalarından ayrı hissettiğimi nasıl belirtsem? kimse bilmeyecek. . . hiç olmazsa mezar taşıma yazın : burada insanlara başka türlü hayran olan biri yatıyor. ne türlü? bir bilsem , ah bir bilsem.'
Size gerçek, gerçeğin ta kendisi olarak diyorum ki: Toprağa düşen bir buğday tanesi yok olmazsa, yalnızca bir buğday tanesi olarak kalır; ama yok olursa, o zaman bereketli ürün doğurur.
Öncelikle kitabı çok beğendiğimi ifade etmeliyim. Bir birinden kıymetli bu öyküleri özel bir yere koymamız gerektiğini düşünüyorum "acılar karşısında duyarlı bir yüreğin çığlığını yansıtan öyküler" demiş Livaneli.. Tamda öyle olduğunu düşünüyorum hasılı elime aldığım gibi tek solukta başlayıp bitirdiğim ve çok keyif aldığım edebî bir eser.. Dikkat öyküler içinde kendinizi bulabilirsiniz. Ön yargısız gönül rahatlığıyla okuyabilirsiniz.. Sağlıcakla Kitapla kalın
Tek solukta okunacak mükemmel eser, Güçlü kalem.. ✏️
Pukeleka
@Pukele_ka
·
09 Ağustos 2020 22:26
Selahattin Demirtaş'ın kalemiyle tanışmayanınız varsa çok eksik kalmıştır, doğu insanının duygularından, kültüründen, kaderinden. Okuduğum her kitabında kitabın kapağını kapatıp düşündürür, hüzünlendirir, sorgulatır beni. Hep söylerim siyasi kimliğini bir tarafa alarak okuyun Selahattin Demirtaş'ın Seher'ini, Devran'ını, Leylan'ını. Ben eminim okumayıp, geç kalmışlığınıza üzüleceksiniz..
On iki kısa hikaye. On iki hayat. Seher'in hikayesi dağladı içimi. Alışılmış idi yaşadıkları, kadınların kaderiydi töre. Peki masumiyeti Seher'in? Güvenmek miydi suçu, yoksa masum, kirlenmemiş kalbi miydi? Alnına dayanmış silahta hâlâ küçük kardeşi için çırpınması mıydı? Doğduğun coğrafya bizim topraklarımızda kaderindir ne yazık ki...
Seher ile sınırlı değil tabii ki hikayeler. Deniz kızı olan Mina, cezaevinin penceresindeki serçeler, Hamdullah Usta'nın Rukiye'ye olan sevdası. Bazı sevdalar içten içe yaşanır ya, Hamdullah Usta bunun örneği.
Kısacası yüreğini bırakmış satırlarında Selahattin Demirtaş. Arka kapağında Zülfü Livaneli şu notu bırakmış: "Acılar karşısında duyarlı bir yüreğin çığlığını yansıtan bu öyküler, siyasetten çok uzak daha derin bir insani damara dokunuyor."
Daha okumayanlara iyi okumalar dilerim
Modernleşme ve teknolojinin gelişme süreçleriyle birlikte mesafeler kısaldı, mekânlar daraldı, iletişim baş döndürücü bir hale geldi. Bugün otomobiller, otobüsler, uçaklar, gemiler ve trenler hızda birbiriyle yarışıyor. Geçmişte günler, haftalar ve aylar süren yolculuklar saatler ve günlere inmiş durumda. Akıllı telefonlar, tabletler,