Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Kalabalık geceleri bekleyen yalnız kahvaltılar için hep acele ediyorduk. Yağsız beyaz peynir tadında ilişkiler kuruyorduk. Seviyorduk. Sevmeyi seviyorduk. Bazı elele yürüyüşlerde yağmur yağsın istiyorduk. Hangi sevdanın üstüne yağmur yağsa, biz onu aşk belliyorduk. Hijyene önem vermiyorduk. Beyaz çarşafların üstündeki lekeler aşklarımızın haritalarıydı. Hangisi biz, hangisi yavru vatan oradan anlıyorduk. ~son~
Sel Yayıncılık 6. BaskıKitabı okudu
Madem ki ayrılıyorsun, dönüp bakmayacaksın.
Sayfa 83 - Sel Yayıncılık 6. BaskıKitabı okudu
Reklam
Filmlerde bile iyi, kötüleşmeden kötünün hakkından gelemez. Yeminini bozar ve kavgaya girer. Oysa kavga kötünün mesleğidir asıl. Biz "iyi" seyirciler perdedeki iyi adamımız kan döktükçe rahatlarız. Ve iyi kötüyü yendi diye seviniriz. Oysa artık hepimiz kötüyüzdür filmin sonunda.
Benimle alay etmesinler diye onlardan önce kendimle alay ediyorum.
Nasıl haklı bi söz
Misafir odalarımıza yığdık saray tipi koltuklarımızı ama bütün zamanımızı televizyon odasındaki çoktan ölmüş çekyatın üstünde zayi ettik.
Anneler + yeni gelinler :D
Misafir odalarımıza yığdık saray tipi koltuklarımızı ama bütün zamanımızı televizyon odasında ki çoktan ölmüş çekyatın üstünde zayi ettik.
Reklam
Ey benim üç tarafı hüzünlerle çevrili yurdum, um­runda mı bilmiyorum ama, seni seviyorum.
Sayfa 68 - Sel Yayıncılık 6. BaskıKitabı okudu
İnsanlar insanları kurtarmak için insanları öldürüyorlar..
~ SON ~
“Ağlama bebek ağlama sen de, acı sende hasret sende.. Yağmur gibi”
Buna Bayıldım
Kızın biri lise birinci sınıfta bana bir aşk mektubu göndermişti. Hatıra defterinden yırtılmış pembe bir kağıttı, hatırlıyorum. Üstünde belli belirsiz çiçekler arasında fiyakalı bir kalp resmi vardı ."Gözlerimi senden alamıyorum, bana gözlerimi geri ver" diye yazıyordu kağıtta.
Reklam
Yolu Sezen' in herhangi bir şarkısından geçmeyen bir sevdanın muhakkak bir bozukluk vardır akordunda. Aradan saçma yıllar saçma bir hızla geçmiş olsa da hiçbir şey değişmedi bu bahiste ve bu şahısta. Daima aynı kalitede acıtabilir bizi Firuze ... Bundan ala yalnızlık nerede var dedirtir her dinleyene "bir ke­dim bile yok, anlıyor musun" dizesi...
Sayfa 123 - Sel Yayıncılık 6. BaskıKitabı okudu
Hiç tanımadıklarımıza peygamber sabrı gösterdik ama en "sevdiklerimizin" en küçük kusurlarını bile ba­ğışlamadık. Belki de, "sevdiğimizin" o küçük kusuru­nu örtecek ya da büyükmüş gibi gösterecek bir sutye­ni yoktu ve bütün kusuru buydu. Ama biz hemen, sen bunu nasıl yaparsın, dedik... Sana yakıştıramadık. .. Senden ummazdık. ..
Sayfa 32 - Sel Yayıncılık 6. BaskıKitabı okudu
“Merhaba sevgili okurlar…” Bu tümüyle sahte bir giriş cümlesi. Daha yeni tanışıyoruz, nereden çıktı bu sevgililik filan. Zeka sorunlu televizyon sunucuları gibi yaparak “sevgili” sözcüğünü çöpe dönüştürmenin manası var mı?
Tüm aşklar da, tüm şarkılar gibi "hayal mahsulü" nasılsa..
Sayfa 125 - Sel Yayıncılık 6. BaskıKitabı okudu
Bize cennette bulunduğu söylenen HER ŞEYİN ham-maddesi dünyadadır. Dünyada olmayan hiçbir güzellik vaat edilmiyor bize Cennet adı altında. Dünya zaten halihazırda bazı fani kullar için cennet­tir. Asıl mesele bir gün herkes için cennet olup olmaya­cağıdır. Bir gün olabilir. Herkes GEN ZİNCİRİNE layı­kıyla katkıda bulunursa, ki bunun yolu baba ya da an­ne olmadan önce mümkünse "kötü" genlerden kurtul­maktır. Yani daha "iyi" bir insan olmaya çalışmaktır. Bu, açık bir şekilde cennetin bu dünyada olduğunun ispatıdır.
Sayfa 93 - Sel Yayıncılık 6. BaskıKitabı okudu
1.500 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.