Kış fena bastırmıştı. Sadi çok üşüyordu. Çünkü yırtık ayakkabısı su alıyordu. Ailesinin yoksul olmasına ilk defa o yıl üzüldü. “İyi bir elbise, kalın bir palto ve sağlam bir ayakkabı alacak kadar paramız olsa ne olurdu!" diye söylendi.
Bir gün elindeki çantasıyla okuldan eve dönüyordu. Büyük Cami’nin yanına gelince, ikindi ezanı okunmaya başladı. Sadi camide cemaatla namaz kılmayı çok severdi. Hemen cami avlusuna girdi. Abdest almak için şadırvana gitti. Çantasını kanapenin üzerine koydu. Kollarını sıvamaya başladı. Birçoğunu tanıdığı müslümanlar şadırvanın etrafında abdest alıyorlardı.
Bir musluğun önüne oturdu. Ayakkabısını çıkarmaya başladı. Çorabı yine kirlenmişti. Yırtık ayakkabısını öfkeyle yere attı. İşte bu sırada, yanında abdest alan adamın bir ayağını yıkayıp kalktığını gördü. Zavallının öteki ayağı yoktu.
Sadi iyi bir ayakkabım yok diye üzüldüğü için utandı. Ayağı olmayan bu adamın belki de bir çok ayakkabı alacak parası vardı. Ama para herşeyi satın alamıyordu.
Namazdan sonra ellerini daha yükseğe kaldırarak dua etmeye başladı. O gün Allah Teâlâ’ya kendisine sağlam bir ayak verdiği için şükretti.
Tüm Kardeşlere tavsiye ederim.
Özelikle evli olan kardeşlere ağaç yaşken eğilir.
Kitabın üslubu sıkıcı değil Mantıklı bir kitap dili çok kolay,çocuklar'la konuşuyormuş gibi,tavsiye edin okuyun okutun , kitap öğretici bir üslup ile değil eğitici bir üslup yazılmış....
Evlilkten önce okuyun......Anneler babalar
Keyifli okumalar....
Dua etmeyi unutmayın vesselam
Allah’ım, beni yanlış yaptığı zaman bağışlanma dileyen kullarından eyle’ diye dua edermiş. İnsan melek değildir.
Elbette hata yapar. Önemli olan hatayı görebilmek, bundan ders alabilmek, özür dileyebilmektir.
Yüce Allah, kendisine dua edilmesini istedi. Çünkü O ken-disine dua edenleri çok sever. Duaları kabul etmeyi de çok sever. Ona dua için açılan minik elleri daha da çok sever
“Allah’ım, ey insanların Rabbi! Sıkıntıyı gider, şifa ver. Şifayı veren ancak sensin. Senin vereceğin şifadan başka şifa yoktur.
Öyle bir şifa ver ki, hastalık nedir bırakmasın.” (Buharî, “Tıb”, 37)
Ben de sizin için yazdığım kırkıncı kitabımın, Peygamber efendimiz'in sözlerinden derlenmiş bir kırk hadis demeti olmasını arzu ettim. Hikâyeleri çok sevdiğinizi bildiğim için de hâdisleri hikâyelerle birlikte vermek istedim. İnşaallah kitabımı beğenirsiniz. Eğer beğenirseniz lütfen bana dua ediniz, sevgili yavrularım.