Sofist (σοφισταί)
"Sofist" sözcüğünün ilginç bir tarihi vardır. Σοφιστής, aslında basitçe "bilge" demektir. Herodotos'ta "sofistler" Solon, Pythagoras ve Orphiklerdir; Arrianos'ta ise Hintli brahmanlardır, o bunları "gymnosofistler", yani çıplak bilgeler diye adlandırır. Yedi bilgenin adı, οί έπτά σοφισταί' dır. Aiskhylos Prometheus'u bir sofist, yani "tini güçlü" olarak görür. Sophizein, bilge kılmak demektir ve öğrencilerine bilgeliği vaat ettikleri için sofistler kendilerine "bilgeleştirenler" derlerdi.
Sayfa 229 - Dost KitabeviKitabı okudu
Antik Pers Edebiyatı
. Şimdi İran mirasına dönelim: Bu mirasın esasen antik Perslerin edebiyat ve ahlâka ilişkin kadim irfandan müteşekkil olduğunu görüyoruz. Edebiyata dair irfanın en evvelki örneği, İbn Mukaffa (ö.759) tarafından Pehlevîce'den çevrilen Hintli bilge Bidpai'ye ait "Kelile ve Dimne" diye bilinen masallardır. Aynı düzeyde öneme sahip bir diğer eser de "Cavidan Hired" (Eternal Wisdom-Ebedî Hikmet) diye bilinen bir derlemedir. Bu eser, büyük ahlak filozofu İbn Miskeveyh tarafından iki yüzyıldan fazla bir süre sonra kaleme alınmıştır.
Sayfa 28
Reklam
Bilge bir Hintli, "Kaplanı avlamadan önce kafanda öldürmüş olmalısın. Geriye kalan sadece bir formalite," demiş.
Sayfa 129 - MephistoKitabı okudu
Nasrettin Hoca’nın bir teknesi varmış. İşler iyi gitmediğinde bir kıyıdan ötekine yolcu taşırmış. Bir gün büyük bir âlim, bir gramerci, bir Hintli bilge teknesinde karşı kıyıya geçiyormuş. Hintli bilge, âlim, Nasrettin’e sormuş: “Kuran’ı biliyor musun? Kutsal kitapları öğrendin mi?” “Hayır, vakit olmadı” demiş Nasrettin. “Hayatının yarısı boşa gitti” demiş âlim. Sonra birden bir fırtına kopmuş ve küçük tekne dalgalara yakalanmış, batmaları an meselesiymiş. “Müdür, yüzmeyi biliyor musun?” diye sormuş Nasrettin. Adam korku içindeymiş, terler döküyormuş. “Hayır” demiş. “O zaman bütün hayatın boşa gitti. Ben gidiyorum” demiş Nasrettin. Şimdi, bu tekne karşı kıyıya geçemez. Ancak insanlar öğrenimin bir kayık olabileceğini veya öğrenmenin yüzmenin yerine geçebileceğini düşünür. Hayır! Kitaplar kayık olabilir mi? Hayır, çok ağırlar. Onlarla batabilirsin ama nehri geçemezsin. Öğrendiğini unutmak seni hafifletecek; öğrendiğini unutmak seni yeniden masum yapar. Bilmediğin zaman, o bilmemede ne meydana gelir? Bilmediğin zaman en güzel olay, en büyük vecd meydana gelir - bilmediğin zaman bir sessizlik vardır. Birisi bir soru sorar ve sen bilmezsin. Hayat bir bilmecedir ve sen bilmezsin. Sır her yerdedir ve sen orada bilmeden, merak içinde durursun. Bilmediğin zaman merak vardır ve merak en dinsel özelliktir. Dine özgü en derin nitelik meraktır. Ancak bir çocuk merak duyabilir. Bilen bir insan merak duyamaz ve merak olmadan ilahiye ulaşan yoktur. Merak duyan yürek için her şey bir sırdır - bir kelebek sırdır, filizlenen bir tohum sırdır.
Demokritos, “bilge kişiye tüm yeryüzü açıktır” diyordu. Ömrünün birçok yılını uzak ülkelerde gezilerde geçirdi. Mısır’a, Babil’e gitti, Mısırlı kâhinlerle, Babilli büyücülerle ve Hintli felsefe hocalarıyla konuştu. Ama başöğretmeni doğaydı. Demokritos şöyle diyordu: “Benim zamanımda yaşayan insanlardan yalnız ben, dünyanın büyük bir kısmını dolaştım, en uzak olayları inceledim, gök ve yerin en geniş alanlarını gördüm, birçok bilim adamını dinledim.” Demokritos yurduna yoksul bir insan olarak döndü. Kardeşi yardım etmeseydi açıkta kalabilirdi. Elinde avucunda bir şeyciği kalmamış, tüm servetini harcamıştı. Çünkü bir tüccar olarak değil, dünyayı inceleyen bir araştırıcı olarak gezmişti. Kiraladığı her gemi, pahalıya mal oluyor, kâr getirmiyordu. Abdera halkı öfkeden küplere biniyordu. Demokritos’a büyük saygıları vardı. O ise servetini yabancı ülkelerde bir mirasyedi gibi savurmuştu. Söylentiye göre, Demokritos mahkemeye bile verilmişti.
Mustafa Kemal’e suikast girişimi yapmak isteyen İngiliz ajanı-Hintli
Sagira(Mustafa Sagir) hakkında verdiği idam cezası, İngilizler’in, Sagir’in hayatının bağışlanması talebine rağmen -ki bu talep Ankara’ya zamanında yetişmemişti 24 Mayıs 1921’de infaz edildi.
Reklam
39 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.