Demokritos, “bilge kişiye tüm yeryüzü açıktır” diyordu. Ömrünün birçok yılını uzak ülkelerde gezilerde geçirdi. Mısır’a, Babil’e gitti, Mısırlı kâhinlerle, Babilli büyücülerle ve Hintli felsefe hocalarıyla konuştu. Ama başöğretmeni doğaydı.
Demokritos şöyle diyordu: “Benim zamanımda yaşayan insanlardan yalnız ben, dünyanın büyük bir kısmını dolaştım, en uzak olayları inceledim, gök ve yerin en geniş alanlarını gördüm, birçok bilim adamını dinledim.” Demokritos yurduna yoksul bir insan olarak döndü. Kardeşi yardım etmeseydi açıkta kalabilirdi. Elinde avucunda bir şeyciği kalmamış, tüm servetini harcamıştı. Çünkü bir tüccar olarak değil, dünyayı inceleyen bir araştırıcı olarak gezmişti. Kiraladığı her gemi, pahalıya mal oluyor, kâr getirmiyordu. Abdera halkı öfkeden küplere biniyordu. Demokritos’a
büyük saygıları vardı. O ise servetini yabancı ülkelerde bir mirasyedi gibi savurmuştu.
Söylentiye göre, Demokritos mahkemeye bile verilmişti.
“Chevalier Ramsay şöyle diyor: "Bir Hintli ya da Çinli filozof, kutsal dinimizi çağdaş dinsizlerimizin ve bütün mezheplerden ikiyüzlü din bilginlerinin onun hakkında verdiği çerçevelere göre değerlendirseydi, kim bilir ne garip fikirlere sahip olurdu? Bu inançsız alaycıların ve safdil karalamacıların kötü ve pek bayağı sistemlerine göre,