Ferhat'a dağları deldirten o gizemli gücün sevgi olduğunu artık biliyorlardı. Onu yenebilecek başka bir gücün olmadığını bizzat yaşayarak ve deneyimleyerek öğrenmişlerdi. Sevgiyi yenebilecek hiçbir güç yoktu... Sevgi ortaya çıktığında, öfke, bireysel hırs, bencillik, egoizma, sahip olma tutkusu, bütün bunlar güneşin altındaki kar gibi çözülmeye, erimeye, akmaya, buharlaşıp yok olmaya başlıyordu.
Sayfa 195 - OZAN·Kitabı okudu
Mezardaki Kemikleri Bile Yok Ettiler
Alison Phillips, "War of Greek Independence" isimli eserinde Tripoliçe katliamını şöyle anlatır: "Perişan Türk halk, üç gün süreyle vahşi haydutların hırs ve zulmüne maruz bırakıldılar. Yaşına ve cinsiyetine bakılmadan hepsi katledildi. Öldürülmeden önce kadın ve çocuklara işkence yapılmıştı. Katliam o kadar mahşeriydi ki, çete lideri Kolokotronis'in kendi anlatımına göre, kasabaya girdiğinde, hisar kapısından itibaren atının nalları toprağa değmedi. Onun zafer yolu, halı gibi insan cesetleriyle kaplanmıştı. İki günün sonunda, sağ kalan feci haldeki 2 bin kadar her yaş ve cinsiyetten Müslüman, bilhassa kadın ve çocuklar merhametsizce toplanıp, yakındaki bir dağdan uçuruma yuvarlandı ve orada sığır gibi parçalandılar".
Sayfa 28·Kitabı okuyor
Reklam
Harese nedir, bilir misin oğlum? Arapça eski bir kelimedir. Bildiğin o hırs, haris, iftiras, muhteris sözleri buradan türemiştir. Harese şudur evladım: Develere çöl gemileri der bilirsin, bu mübarek hayvan üç hafta yemeden içmeden, aç susuz çölde yürür de yürür; o kadar dayanıklıdır yani. Ama bunların çölde çok sevdikleri bir diken vardır. Gördükleri yerde o dikeni koparıp çiğnemeye başlarlar. Keskin diken devenin ağzında yaralar açar, o yaralardan kan akmaya başlar. Tuzlu kanın tadı dikenininkyle karışınca bu, devenin daha çok hoşuna gider. Böylece yedikçe kanar, kanadıkça yer, bir türlü kendi kanına doyamaz ve engel olunmazsa kan kaybından ölür deve. Bunun adı haresedir. Demin de söyledim, hırs, iftiras, haris gibi kelimeler buradan gelir. Bütün Ortadoğu’nun âdeti budur oğlum, tarih boyunca birbirini öldürür ama aslında kendini öldürdüğünü anlamaz. Kendi kanının tadından sarhoş olur.
Hırsı yenmek için daha büyük hırs gerekir!
Sayfa 219·Kitabı okudu
İnsan Aklının Sorgulanması Üzerine
"Tutarsızlık, tereddüt, şüphe, acı, batıl inanç, gelecekte neler yaşayacağımıza ilişkin kaygılar, hırs, açgözlülük, kıskançlık, çekememezlik, iflah olmaz arzular, savaş, yalanlar, sadakatsizlik, dedikodu, merak... Biz insanlar bunlarla donatılmışız. Vasat düzeydeki, tutarsız mantığımızla, öğrenme ve yargılama kapasitemizle övünüp duruyoruz, oysa ne garip ki bunlar karşılığında ödediğimiz bedel haddinden fazla." Montaigne Montaigne, çok güzel bir noktaya değinmiş. Okurken insanın "akıl" denen şeyi sorgulamasını sağlıyor. Akıl, bizi bir yandan tüm varlıkların en üstünü konumuna getirirken diğer yandan da bizi kendimize tutsak ediyor aslında. Yukarda sayılan ve insana hayatı zindan eden tüm o berbat şeyler, bizim için bir çeşit pranga gibi...
Sayfa 165·Kitabı okuyor
Reklam
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.