Düştükçe düştük, kişiliğimiz, ahlakımız, etik anlayışımız bizi biz yapan ne varsa değersizleştirdik. Maddenin tüm ihtiraslarına yol verip, parçası olup, kendimizi de değersizleştirdik. Etiket, makam, paye, güç, para peşinde koşan insanoğlu, kendi içini doldurabileceği o yüceliği görmek istemeyip; dışarının karanlığı ile doldurdu benliğini. Ekseriyet aynadan kaçırırken gözlerini; ışığın gireceği yere hırs ve ihtiraslarla, “daha fazlası” özlemi ile “yok oluşu” koyuyordu…