Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Hocam sürgüne gönderebiliyor muyuz işten çıkarılması olanaksız memuru?
Psikolojik bakış açısından, yaşam boyu birlikteliği, bağlılığı, hatta cinsel işbirliğini destekleme yetkisinin, evlilik üzerine dayanılmaz bir yük yıktığını, evliliği işten çıkarılması olanaksız memur olayıyla öldürücü bir benzeşmeye iten büyük bir tehlikeden başka bir şey olmadığını kolayca görebiliriz.
Evlilikle karşılaştırılınca fahişelik, kur yapma, geçici arkadaşlık ya da ilişki temelindeki geçici birliktelikler, yapısal olarak daha yalındır, çünkü burada eşin kaba yanlarıyla sürtüşmeden kaçınmak, evliliğe oranla çok daha kolaydır.
Reklam
Evlilikteki boşluğun, yalın bir yorgunluk yüzünden değil, ayrıca alttan alta işleyen ve kaynakları saptanmamış gizli yıkıcı güçlerin ürünü olduğunu; evliliğin, düş kırıklıklarının, kuşkunun, düşmanlığın ve nefretin tohumlarını bereketli topraklar üzerine ekilmesinden başka bir şey olmadığını kavramak için Freud’un görüşlerini öğrenmek gerekmez
Acaba evlilik kurumunun, insan varlığının bazı gerçekleriyle uzlaşamayacağı doğru olabilir mi? Yoksa evlilik, ortadan kalkmak üzere olan bir yanılsama mıdır? Ya da özellikle çağdaş insan onu ayakta tutabilme gücünden yoksun mudur?
Neden güzel evlilikler böylesine seyrektir? Eşlerin gelişme güçlerini boğazlamayan, gerilimlerin gizli akımlarının eve yansıtamadığı ya da çok yoğun olan bu akımların içten, iyi yürekli bir önemsemeyişle karşılandığı iyi evlilikler neden böylesine ender rastlanır bir şeydir?
Sevgi denilen çok yüzlü şey, bu yakadaki yalnızlıkla öte yakadaki yalnızlık arasında bir köprü kurmayı başarır. Bu köprüler, insanın aklını başından alacak denli güzel olabilir ama çok ender olarak sağlam bir yapıya sahip olurlar ve çoğunlukla ağır bir yüke çökmeksizin dayanamazlar. İşte başlangıçta sorduğumuz cinsler arasındaki sevginin, neden nefretten daha kolayca göze çarptığı sorusunun yanıtı, çünkü cinslerin birliği bize mutluluk için büyük olanaklar sağlar. Dolayısıyla doğal olarak bizim mutluluk şansımızı alttan alta yıkmaya çalışan yıkıcı güçlerin ne denli güçlü olduğunu görmezlikten gelme eğilimindeyiz.
Reklam
Mekkeli Araplar, öteki erkeklerle tanışmalarını önlemek için kadınlarını dini kutlamalara, törenlere almazlar. Benzer gelenekleri Ortaçağda da buluruz. Bakire Meryem kültüyle cadıların yakılışı at başı gitmektedir; cinsellikten yalıtılmış "saf’ annelik tapınmasıyla, cinsel açıdan kışkırtıcı, baştan çıkarıcı kadının acımasızca yok edilişi yan yanadır.
Erkeğin kadından korkmasının kökeni, yalnızca cinsel açıdan çekici olan kadınlardan korkması ve yoğun olarak arzulamasına karşın, onu esaret altında tutmak zorunda olduğunu düşünmesi gibi yalın bir gerçeğin gösterdiği üzere, cinsellikte yatar.
Babası tarafından büyük bir düş kırıklığıyla yaralanan küçük kız, doğuştan gelen erkeklerden alma arzusunu, onlardan zorla çekip alma gibi kinci bir arzuya dönüştürecektir. Böylece daha sonraki bir davranışın dolaysız gelişiminin temelleri atılmış olacak ve kadın, yalnızca annelik içgüdülerini yadsımakla kalmayacak, ayrıca tek bir dürtüye, erkeği yaralama, onu kullanma, sömürüp yok etme dürtüsüne sahip olacaktır. Böylece bir vampir olup çıkacaktır.
Görmeyince göresim, görünce öldüresim geliyor....
Birisi kendisinin, kendiliğinden ne denli az verdiğini görmezlikten gelme eğilimindedir, ama aynı eksikliği karşısındaki eşte "Beni hiçbir zaman gerçekten sevmedin," suçlamasıyla algılar. Kocasının kendisine ilgisini, zamanını, sevgisini vermemesi yüzünden intihar düşünceleri besleyen bir kadın, kocasına yönelik kendi düşmanlığının hangi boyutlara ulaştığını, davranışlarıyla dile gelen gizli kinciliğinin ve saldırganlığının farkına varmayacaktır.
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.