Rüya yorumunun en narin fakat en verimli problemlerinden birisi, rüya anlamlarının tabakalaşmasıdır. Bu tabakalaşma ihtimalini unutan kişi, yolunu kaybedip rüyaların doğasıyla ilgisi olmayan söylemlerde bulunabilir.
Hiçbir şeyin kaçmasına izin vermemeliyiz; biraz yanlış bile yapsak elimize geçirdiğimizi almalıyız; fırsatları geri tepmemeliyiz; hayat çok kısa, ölüm kaçınılmaz.
Rüyanın gerçek görevi özel bir psikolojik çalışmayla belleğimizi günün anılarının kalıntılarından kurtarmak olsaydı, uyku hâlimiz uyanık hâldeki zihinsel dünyamızdan çok daha eziyetli ve zor olurdu.
Gün boyunca bizi uğraştıran malzemeler aynen rüya düşüncelerimize de egemen olur ve biz de sadece gündüz düşünmemize neden olan malzemenin rüyasını görürüz.
Rüyalar, çocukluğumuzun en eski izlenimlerine erişebilmekte ve yaşamımızın o döneminin bize yine önemsiz gibi gelen ve uyanıkken uzun zaman önce unuttuğumuza inandığımız ayrıntılarını gün yüzüne çıkarırlar.
Rüyayı yorumlamaya nasıl direnç gösterdiğimi, yorumlamayı nasıl ertelemeye çalıştığımı ve rüyanın saçma sapan olduğunu söylediğimi çok iyi hatırlıyorum. Psikanaliz seanslarımdan yola çıkarak bu türden bir reddedişin nasıl yorumlanması gerektiğini çok iyi biliyorum. Bu reddedişin bir bilgi olarak değeri yok, sadece bir duygunun dışa vurumu olarak değeri var. Küçük kızım kendisine verilen elmayı sevmediğinde tadına bile bakmadan elmanın acı olduğunu iddia eder. Hastalarım bu ufaklık gibi davrandıklarında bastırmak istedikleri bir konunun söz konusu olduğunu anlarım. Aynı şey benim rüyam için de geçerli. Rüyamı yorumlamak istemiyorum çünkü bu yorum benim direnç gösterdiğim bir şey içeriyor.
"Rüyalar uyanık yaşamın bütün dert ve sıkıntılarını uykuya taşırlar. Bunun tek istisnası, kültürlü insanı bir ölçüde hayata bağlayan bilimden ve sanattan alınan hazdır..."
Ama bir bütün olarak gündelik kullanım, rüyaları her şeyden önce arzuların mutlu bir şekilde gerçekleşmesi olarak değerlendirir. Bir olayın beklentilerimizi aşması hâlinde neşeyle şöyle haykırırız: "Rüyamda görsem inanmam."
Çocukların ruhsal yaşamına daha yakından baktığımızda çocuksu cinsel dürtülerin çocuğun ruhsal etkinliklerinde önemli rol oynadığını görürüz ve yetişkinlerin sonradan anlattığı mutlu çocukluktan kuşku duyarız.
"En iyi rüya yorumcuları, benzerlikleri en iyi kavrayanlardır. Çünkü rüyadaki görüntüler tıpkı su üzerindeki görüntüler gibi kolayca deforme olur ve en iyi yorumcu, deforme olmuş görüntülerde gerçeği görebilendir."