Kişisel kitap arşivinizi oluşturmak, okurları, kitapları, yazarları ve konuları takip etmek için 2milyon+ okurun arasına katılın.
Akış
Ara
Paylaş
Alışveriş
Popüler
Keşfet
Ne Okusam?
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
İncelemeler
Alıntılar
456 syf.
·
Puan vermedi
Merhaba dostlar M. V. LLosa'nın kalemiyle yıllar önce Yüzbaşı ve Kadınlar Taburu kitabıyla tanışmıştım. Geçen yıl Kitap İnsanları grubumuzla Teke Şenliği'ni okuduğumda ve başka birçok kitabının yayımlandığını öğrendiğimde, tüm kitaplarını okumaya karar verdim. Julia Teyze, yazarın hayatından izler taşıyan bir roman. Aslında romanın çatısı gerçek hayatıyla neredeyse aynı. Bu nedenle otobiyografi okuyormuş gibi hissettim kendimi. On sekiz yaşındaki Mario bir yandan hukuk okumakta, bir yandan yerel bir radyoda haber müdürü olarak çalışmaktadır. Amcasının Bolivyalı eşinin kız kardeşi, yani Julia Teyze, eşinden ayrılınca ablasının yanına gelir. Beklenmedik şekilde, Julia'nın Mario'dan on dört yaş büyük olmasına rağmen ikisi arasında bir aşk filizlenir. Romanda bir yandan bu aşkın gelişmesini ve ailede yarattığı bomba etkisini, aşk uğruna nelerin göze alındığını okurken, bir yandan da Mario'nun etrafındaki diğer insanlarla tanışıyoruz. Bence en etkileyicisi, radyo temsilleri yazan Pedro'ydu. Yazdığı temsillerin bazılarını romanda okuyoruz. Yazarın, yani Llosa'nın hikâye içinde anlattığı hikâyeler de birbirinden ilginçti ve temsillerdeki, Pedro'nun ruhsal durumunun değişmesine paralel değişimler müthiş bir gerçeklikle yansıtılmıştı. Başından sonuna kadar merakla ve keyifle okudum. Yazara bir kez daha hayran kaldım. Sevgiyle kalın #JuliaTeyze #MarioVargasLlosa @canyayinlari Çeviri: #İsmetBirkan
Julia Teyze
Julia TeyzeMario Vargas Llosa · Can Yayınları · 202324 okunma
Yurt dışında eğitimciler getiren Atatürk Türkiyesi.
1932 yılında açılmak istenen yüksekokullar için bir program yapmak üzere İsviçre'den Prof. Malche davet edilmişti. Şunu da yazmadan geçemeyeceğim. Atatürk'ün ilgililere, Malche'nin yaptı­ğı programın aynen kabul edilmeyip kendi kültürümüze uyarlan­ması önerisini vermiş olması çok önemlidir. 1933 yılında ise, bir­denbire karşımıza bir şans çıktı. Almanya'da Hitler, kendileri veya ailelerinde Yahudi olan üniversite öğretim görevIiierini işlerinden atmaya başladı. İşsiz kalan bu kimseler, hemen bir dernek kurup bütün ülkelere kendilerini almaları için başvuruda bulundular; ama Amerika bile onları kabul etmiyordu! Son çare olarak, Malche yo­luyla Türkiye'ye başvuruyorlar ve hemen olumlu yanıt veriliyor. Atatürk, hepsi birer değer olan bu kimselerin yeni kurulmak iste­nilen okullar için son derece yararlı olacağını anlayarak "Hemen gelsinler" diyor. Bu öğretim görevlileri yoluyla İs­tanbul Üniversitesi bütün fakülteleriyle çağdaş hale geliyor. Anka­ra'da Hukuk, Siyasal Bilgiler, Ziraat Yüksek Okulları, Dil ve Tarih­ Coğrafya Fakültesi, konservatuvar, opera, bale ve tiyatro yüksek okulları açılıyor. Bu öğretmenlere, iki yıl içinde Türkçe öğrenme kaydı ile çevirmenler veriliyor. Kitaplık isteyene kitaplık, isteyene laboratuvar temin ediliyor. Böylece iilkemizde geniş çaplı eğitim çalışmaları başlıyor.
Büyük ölçekli insan ortak sistemlerinin hepsi-dinler,hukuk sistemleri,politik sistemler,hatta para-beraberce inandığımız öykülerden ibarettir ve insan medeniyeti tamamen bu öykü üretme,anlatma ve gerçek yerine koyabilme meyli (ya da belki,becerisi)üzerine kuruludur.
Hukuk fakültesine girenlerin hedefi, hukukçu olmaktan önce, meslek onurunu ayakta tutmak olmalıydı...
Sayfa 153 - Altın kitaplar, birinci baskıKitabı okuyor
kim barıştırır seni dünyayla hangi sulh hukuk hangi uyuşmazlık mahkemesi
Sayfa 572
"Bir hukuk deyişi, suçtan kimin yararlanacağını araştır, der..."
Ben, siz genç Finlandiyalıların ayakla topa vurmak yerine beyniniz ve kalbinizle, bilim, ticaret, çeşitli zanaatlarda ve bilgili hukuk düzeninde göstereceğiniz iradeyle, halkın ve vatanın refahı için verdiği mücadelede sadece Macarları değil aynı zamanda Almanları, Fransızları ve İngilizleri yenmenizi istiyorum. Bu büyük mücadeleye futbolculara özgü damarları çıkmış bacaklarla girerseniz fazla uzağa gidemezsiniz. Topa kafayla vurabilmek için sağlam bir kafatası gerekir ve en sağlam kafatası koyunda bulunur. Koyun kafasının Fin gençlerin gurur kaynağı olduğunu düşünmüyorum.
Sayfa 56 - Can Yayınları
Dinin en azından şimdiye kadar başka hiçbir şeyin, yani ne sanatın, ne bilimin, ne siyasetin veya felsefenin bu kadar başarılı bir biçimde karşılamadığı bazı en temel, en hayati işlevlerini birkaç ana başlık altında ifade edebilirim: 1) Din, birinci olarak veya her şeyden önce insanın yaşamasının, hayatını sürdürmesinin en temel koşulu olan toplumsallığı, yani insanın başka insanlarla bir araya gelmesini sağlamakta, yani toplumu kurmaktadır. 2) Din insana bilimin henüz ortaya çıkmadığı, çıkmasının da mümkün olmadığı çok uzun çağlar boyunca içinde yaşadığı dünya, bu dünyanın yapısı, işleyişi hakkında bilgi vermekte, onun bilgi ihtiyacını karşılamaktadır. 3) Din, toplumu kurmak üzere bir araya gelen insanlara, onu devam ettirmek ve geliştirmek üzere kendileriyle işbirliğine, işbölümüne girmek ihtiyacında, zorunda oldukları daha başka insanlarla da barış ve güvenlik içinde yaşamalarını mümkün kılmak üzere hukuk ve ahlak kuralları, normları vermektedir. 4) Din, insanın sevdiği varlıkları, yakınlarını kaybetmesi olayı ve kendisinin de bir gün öleceği bilinci karşısında hissetmemesi mümkün olmayan korku ve çaresizliğin yarattığı depresyonu, travmayı önlemek üzere kendisine ümit verici bir gelecek sunmakta, acılarını ve hayal kırıklıklarını azaltmaktadır.
224 syf.
8/10 puan verdi
·
7 günde okudu
Alın size güzel güzel okurken bir anda içine çekildiğiniz belirsiz bir karanlık dünya. Eseri daha önce belki yıllar yıllar önce de okumuştum ama her okuduğunuzda ayrı bir tat alabileceğiniz bir roman olduğundan ben yine çok etkilendim. Absürt bir hukuk sisteminde neden suçlandığınızı bile bilmeden belirsiz bir savaş içerisine girip hayatınızı savunmak zorunda kalsanız ne hissedersiniz? Yazarın belirsiz suçlama belki de suçlamalarla belirsiz bir yargılama sürecini anlattığı eserini yargılanan kahramanımızın esasında yargı birimlerini dahi görmeden, hakkındaki suçlamayı bile okuyamadan nasıl yargılandıgını da gördüğünüzde hem gülüp hem üzüleceksiniz. Özellikle bir avukat olarak avukatın müvekkilleri ile görüşmeleri ise beni benden aldı. Korku ve baskı ile müvekkilleri elde tutma, kulaktan kulağa hakimlerin düşüncelerini öğrenme ve adliyeye bile gitmeden savunma avukatlıgı yapma. Yazar gerçekten absürt komedi filmi çekecek mükemmellikte bir zekayla yazmış. Sevgili K. gerçekten çok üzgünüm, bu yaşadıklarını inan bana kimse hak etmez. Teşekkürler Kafka, yine mükemmel bir eseri bize bıraktığın için ve hoş geldin yeni kitap.
Dava
DavaFranz Kafka · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202150bin okunma
Bir toplum birini cezalandırırsa bu onun özgür ve bilinç sahibi bir varlık olduğunun teyidiydi - ve bu yüzden hukuk sis­temleri delileri ya da çocukları artık cezalandırmıyor...
Hegel
250 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.