Yazar bu kitapta insanoğlunun hep merak ettiği bir konuyu " Ölüm ve Ötesi" ni anlatıyor.Günümüzde de gizemini koruyan bu konuları ,Kabir hayatı,Ahiret hayatı,Kıyamet,Hesap günü,Sırat köprüsü,Cennet ve Cehennem gibi başlıklar altında okuyucusuna sunuyor.Gerek,Kur'an- Kerim'de " Her can ölümü tadıcıdır..." ayetinde ve değişik hadislerde bildirildiği üzere ölüm gerçektir ve kaçınılmaz bir sondur.Tavsiye eder, iyi okumalar dilerim.
Ölüm Ve ÖtesiHüseyin Suudi Erdoğan · Çelik · 198634 okunma
Sınıfımızın en sevilen hocalarından rahmetli Hüseyin Suudi Erdoğan Hoca’nın “Talebe Kızlarıma Tavsiyelerim” başlıklı nasihatleri. O yıllarda 17-18 yaşlarında olan biz mezunlara hocamız özetle şunları tavsiye etmiş: “Allah’tan nasıl korkulması gerekiyorsa öylece kork. Nasıl sevilmesi gerekiyorsa öylece sev. Âlemlerin Rabbinin haram kıldığı şeylerden kesinlikle kaçın. Ama bu kaçınman, âdet kabilinden (haramlar kötü ve öldürücü olduğundan) değil; ibadet kabilinden (Allah yasakladığı için) olsun... Çok laf etmekten, lüzumsuz konuşmaktan kendini alıkoy. Seni ve başkasını güldüren kelamdan sakın. Müslüman kardeşlerinle tartışıp onlarla bozuşma. Makbul ve makul olanı söyle. Aptal ve ahmakla dostluk etme. Hele Allah’a isyan edenle hiç. O akraban olsa dahi. İkbal günlerinde dostluk yapanla kötü günlerinde dostluk eden iki insan tipini iyi seç... Kızım! İyi bil ki her şahıs nefsini bıraktığı yerde bulunur. Nefsi neye sarılıp kalmışsa kendisi de o sıfata bürünür. Zarif görünümlü olanlara fazla ilgi gösterme. Ve de insanın dış görünüşüne aldanma. Çünkü insan; kalbi, düşüncesi ve sözü ile insandır. İnsandaki insani cevhere kıymet ver. Kıymet verip düşünülmesi gereken nefisler değil, İslam müesseseleridir. Tüm hayatın Kur’an’a ve İslam’a uygun olsun. Bugünkü toplumun gayr-ı İslami,yanlış ve yıkıcı tesirlerinden yakınlarını ve din kardeşlerini kurtarmak için ne yapılması gerekiyorsa onu yap.”
Rahmetli Hüseyin Suudi Erdoğan Hoca'nın "Talebe Kızlarıma Tavsiyelerim" başlıklı nasihatleriyle taçlanmış. O yıllarda 17-18 yaşlarında olan biz mezunlara hocamız özetle şunları tavsiye etmiş: "Allah'tan nasıl korkulması gerekiyorsa öylece kork. Nasıl sevilmesi gerekiyorsa öylece sev. Alemlerin Rabbinin ha ram kıldığı
"Kul kıyâmet ( mahşer yerinde ) Allahu Teâlâ'nın huzuruna getirilip kendisine şöyle denir : " - Sana ben işitme ( organı ) görme ( organı ) vermedim mi? Sena ben mal, ( çoluk-çocuk ) vermedim mi? Seni ben bütün hayvanata ve tarıma hakim kılmadım mı? ( düşün, dünyada iken ) seni bıraktım ( da bunlara ) reislik yapar yükselirdin. Sen bana bugün mülaki olduğunu sanırdın. ( Öyle değil mi? ) Bunun üzerine kul : Hayır ( senin karşına çıkacağımı sanmazdım ) der. Allahu Teâla da kula : " Sen beni ( dünyada iken ) unuttuğun gibi, ben de bugün senu unuturum ( seni azabımın içinde terk ederim ) buyurur. "
_Türk olarak arabistan'a gidiyorsun. İnsanlar seni Türkçe selamlıyor; camilerden her gün Türkçe dualar yükseliyor; senin toprağını kutsal kabul edip senin gibi giyinmeye, düşünmeye ve konuşmaya çalışıyorlar. Yerde Türkçe bir yazı, örneğin Türk malı bir çikolatanın ambalajını görünce öpüp yerden alıyorlar. Okullarında senin tarihin,