Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

husna

husna
@husnad
Atalarımız en yüksek en havalı yere mezarlık yapmışlar.Hıdırlık ` ın altı hep mezarlık. Yel vurdu muydu, kabristan toprağı kasabanın üstüne serpilir . Şimdi anladın mı bey , neden buralara ölü toprağı serpilmiş...
Reklam
İnanılacak gibi değil ama , insan ya olursa diye inanıyor işte.
"Özgür mü senin kafan nerede bugün? Bir düşünsene! Bir kadının özgürlüğü nedir? Benim eğitim almama izin verilmedi. Ben babamın evinden senin evine geldim .Kendi halılarımı ve eşyalarımı seçebilmek için bile annem ve anneannemle savaşmak zorunda kaldım."

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
"Senden hiçbir şey istemiyorum! Kendimden istiyorum. Hayatımı değiştirmeliyim ! Yoksa yaşadığımı hiç hissetmeden ölümle karşılaşacağım."
Göğsünde ki baskı yaşanmamış hayatın yüzünden kalbinin sıkışmasından ileri geliyor. Kalbinin tik takları geçen zamanı gösteriyor. Zaman açgözlüdür. Zaman çiğneyip yutar ve geriye hiçbir şey vermez. Özgürlüğü tüm tehlikelere rağmen, hiç aramadan ölümle karşı karşıya kalman ne fena!
Sayfa 337Kitabı okudu
Reklam
Bir kadını sevmek, hayattan nefret etmek demek! Yani insan güzel cildin altındaki çirkinliğe, kana damarlara, yağlara, sümüğe, dışkıya ve bütün fizyolojik çirkinliklere kör kalmadan bir kadını sevemez. Aşık gözlerini oyup hakikatten vazgeçmelidir.
Montaigne 'in ölüm hakkındaki denemesini bilir misin- herkese mezarlığa bakan bir odada yaşamalarını tavsiye eder hani? İnsanın zihnini arındırdığını ve hayatın önceliklerini göz önünde bulundurmasını sağladığını iddia eder.
Haklısın, yeterince derine inmiyoruz.Zararlı kökleri sökmemiz gerekirken yaprakları buduyoruz.
Sayfa 299Kitabı okudu
"Evet kaçmalıydım , kaçmalıydım!" diye yumruklarını kafasına sıkıyordu.Ve şimdi yanlız ondan değil, kendinde de kaçmak lazımdı , zira ondan kaçmayla kendini ateşten kurtaramayacağını görüyordu, nereye gitse ne yapsa bunun mümkün olmadığını, onu unutmak için birçok günler geceler böyle uykusuz, ateşler içinde, karmakarışık yaşamın mecburi olduğunu hele bundan sonra insan uzak, bin acı bin azap içinde köpek gibi sürüneceğini düşünerek,"Cezadır ah cezadır!" demek istiyor fakat önünde hayatı ancak ölümle kurtulmak mümkün olan bir işkence gibi görüyordu.
"Çocuklar yürüyorlar dünyada," dedi. Ben bunu anlıyorum işte, dünyada yürüyorlar çocuklar, dünyanın her yerinde hepsi aynı şekilde yürüyor. En temiz yürekliler, dürüstler, zekiler, kötü olan her şeyin üzerine yılmadan yürüyorlar, yalanı güçlü ayakların altında ezerek yürüyorlar. Genç sağlıklı insanlar yenilmez, tükenmez güçlerini yalnızca bir şeye, adalete yöneltmişler. İnsanlığın acılarını, mutsuz dünyanın ezilmişliğini yok etmek için sefere çıkmışlar, çirkinlikleri yok etmek için yürüyorlar... ve yok edecekler acıları. Biri söylemişti bana, yeni bir güneş doğacak. Ve yapacaklar bunu. "Parçalanmış yürekleri bir tek yürekte birleştireceğiz," demişti, birleştirecekler.
Sayfa 421 - Can YayınlarıKitabı okudu
Reklam
... "Bence, bir insanın öldüğünü söylerken çok acele ediyoruz. Ölen ağzı, dudaklarıdır, söyledikleri insanların yüreklerinde sonsuza dek yaşayacaktır."
Sayfa 283 - Can yayınlarıKitabı okudu
Rıbin,, "Öyle olması gerekir," dedi. "Hepimizin durumu zor, acı soluyoruz, keder giyiniyoruz .Övünebileceğimiz hiçbir şeyimiz yok .Hepimizin gözlerini kapadılar, bazılarımız kendileri kapıyor gözlerini, evet. Aptalsan, dayan..."
Sayfa 74 - Can yayınlarıKitabı okudu
..."Gelin herkesi eşit yapalım. Aklın yarattığı, insan eliyle üretilmiş her şeyi eşit paylaşalım. Birbirimizi korkunun, kıskançlığın kölesi; hırsın, aptallığın tutsağı yapmayalım."
Sayfa 122 - can yayınlarıKitabı okudu
Şu hayat denen şey ne biçim bir şeydi? Kimi zaman sevinçler veren, kimi zaman içimizi acılarla dolduran, kölesi olduğumuz şu hayat neyin nesiydi böyle?
62 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.