Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
102 syf.
10/10 puan verdi
Sanırım en çok hanımlara seslenmiş olabilirim..
Esselâmu aleyküm ve rahmetu’llâhi ve berekâtûhû.. بِسْــــــــــــــــــــــمِ اﷲِارَّحْمَنِ ارَّحِيم Bu kitabı bi zamanlar öyle çok okumak istedim ki. Çıktığı yıllar instagram da elden ele gezerdi herkeste görürdüm de bi alıp okuyamadım. Sitede okumuş olanların sayılarının azlığına bakıp aldanmayın, 1k kullanmayan çok insan var kullananlara
Hz. Fatıma'nın Çeyizi ve Düğünü
Hz. Fatıma'nın Çeyizi ve DüğünüMurat Tosun · Mercan Kitap · 2020406 okunma
Tekrar söyleyelim de şu çirkin sözü hayatımızdan çıkaralım: “Bir kereden ne olacak ki?” değil, “Madem bir kere, bu da neden Allah için olmasın ki…”
Reklam
Ailece Kur’an-ı Kerimden bir ayeti yaşamak ister misiniz? Hz. Ali (radıyallahu anh) ile Hz. Fâtıma (radıyallahu anhâ) yaşamışlardır. Yüce Allah Kur’an-ı Kerim’de şöyle buyurmaktadır: “Onlar; yoksula, yetime ve esire seve seve yemek yedirirler.” ( İnsan Sûresi, 76/ 8)
Bizim evlerimizde tv başköşede. Bir evin başköşesinde tv olursa evden zikir, tesbih ve tahmid gider. Bizler dizilere, programlara kapıldık. Dizilerdeki erkek-bayan ile eşlerimizi kıyasladık. Hayal ürünü olan hadiseleri eşlerimizden bekledik. Zikir olmayan evlerde huzur nasıl olur ki? Kalpler Allah’ın zikriyle huzur buluyor, evler neden huzur bulmasın ki! Onların evinde zikir hiç eksik olmazdı. Bizlerin evinde dünyalık ne kadar çok ise, zikir onlarda o kadar çoktu.
Kalk ey Ebû Tûrab
Sehl İbn Sa’d (radıyallahu anh) şöyle rivayet ediyor: “Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) Hz. Fâtıma’nın (radıyallahu anhâ) evine gitti. O esnada Hz. Ali’yi (radıyallahu anh) evde bulamadı. Hz. Fâtıma’ya (radıyallahu anhâ): ‘Amcanın oğlu nerede?’ diye sordu. O da: ‘Onunla aramda bir tartışma oldu, bunun üzerine bana kızdı ve evden çıkıp gitti. Yanımda kaylule yapmadı.’ dedi. Allah Resûlü (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) birine ‘Bak bakalım Ali nereye gitmiş?’ diye talimat verdi. Bir müddet sonra adam çıkageldi ve ‘Ey Allah’ın elçisi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şu anda Ali (radıyallahu anh) mescidde uyuyor.’ dedi. Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) mescide geldi. Bu esnada Hz. Ali (radıyallahu anh) uyuyordu. Ridasının bir kısmı açılmıştı. Bu yüzden vücudunun bir bölümü toprağa bulaşmıştı. Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) bir yandan toprağı temizliyor bir yandan da ‘Kalk Ebu turâb! Kalk Ebu turâb!’ diyordu.”
Bir tartışma daha olur. Bu seferkinde Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) oldukça üzülür ve bu üzüntüsü yüzünden belli olur. Yaşanan tartışma esnasında Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) içeri girdi ve kendisine bir sergi serilince üzerine uzandı. Hz. Fâtıma (radıyallahu anhâ) bir yanına, Hz. Ali (radıyallahu anh) de diğer yanına uzandı. Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem), Hz. Ali’nin (radıyallahu anh) elini alıp göbeği üzerine koydu. Sonra Hz. Fâtıma’nın (radıyallahu anhâ) da elini alıp göbeğinin üzerine koydu ve onları barıştırdı. Ardından çıktı. Peygamber’i (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) görenler: “Sen içeri girerken başka bir hal üzereydin, şimdiyse yüzünde bir hoşnutluk görüyoruz.” dediklerinde Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem): “Sevdiğim iki kişinin arasını bulunca beni sevinmekten hangi şey alıkoyabilir ki?” karşılığını verdi.
Reklam
Karı-koca arasında bir tartışma olduğunda, Peygamberce bir metot nedir öğrenmek ister misiniz? Bu konuda sizlere bir rivayet aktaralım: Bir defasında kendi aralarında bir tartışma olur. Nedeni nedir bilmiyoruz. Güzel annemiz, çok sinirlenmiş olacak ki, Hz. Ali’ye (radıyallahu anh) karşı: “Allah’a yemin olsun ki, seni Resûlullah’a (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şikayet edeceğim.” dedikten sonra kalkıp gidince Hz. Ali de (radıyallahu anh) peşinden gitti. Hz. Ali (radıyallahu anh), Hz. Fâtıma (radıyallahu anhâ) ile Resûlullah’ın (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) konuşmalarını duyabileceği bir yerde durdu. Hz. Fâtıma (radıyallahu anhâ), Peygamber’e (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) Hz. Ali’nin (radıyallahu anh) kabalığını ve sertliğini anlattı. Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem): “Ey biricik kızım! Dinle, kulak ver ve aklet! Kocasının isteklerini yerine getirmeyen kadını idare etmek mümkün değildir.” dedi. Bu esnada Ali (radıyallahu anh) dedi ki: “Yaptığımdan vazgeçtim ve Allah’a yemin olsun ki, bir daha hoşuna gitmeyen bir şey yapmayacağım.”
Eşine âşık, sevdalı ve derinden bağlı olan Hz. Ali (radıyallahu anh); eşi hakkında şu sözleri söylüyor: “Bütün günün meşguliyetlerinin ardından eve gelip Fâtıma’nın yüzüne baktığımda bütün gam, üzüntü ve yorgunluklarım yok olup giderdi.” Fakat Hz. Ali (radıyallahu anh), bazen eve gelip hanımı ile tartışıp geri çıkabiliyordu.
Beyler! Hayber’in yiğidi hanımından laf yemiştir. Hatta, Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) bile… Siz neden hanımınızdan birkaç laf duydunuz diye küplere biniyorsunuz. Hanımlar! Eli-i Beytin annesi bile eşinden sıkıntı yaşamıştır. Hatta, Aişe annemiz (radıyallahu anhâ) bile, Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) gibi bir eşi olmasına rağmen kıskançlığından çok zor günler geçirmiştir. Siz mi sıkıntı yaşamayacaksınız? Sadece iki aşk olarak anlatılan, Fâtıma ve Ali arasında da tartışma ve sıkıntı olmuştur. Sonuçta ikisi de insan, ikisi de kul…
Kız babasına, “Neden ağlıyorsun? Bak, kızın telli duvaklı gidiyor” diye sorsanız, size cevap vermez. “İşte…” der, susar. Kim bilir yüreğinden neler geçiyordur. Babamın bir sözü vardır, “Kız babası olmayan, baba olduğunu anlayamaz” diye. Kız babalarını görünce bu sözün ne kadar güzel ve yerinde olduğunu anlıyorum.
Reklam
Her işimiz Allah rızası için olmalıdır. Allah rızası dışında olan hiçbir amel makbul ve kabul değildir. Allah için yapan, mükâfatını Allah’tan alır. Allah’tan başkası için yapan ise, mükâfatını ne için yaptıysa ondan alır; tabi ki alabilirse…
Düğün Pastası
İslam adına konuşanların bile düğünlerinde görmüşsünüzdür. Devasa düğün pastası olmazsa olmaz. Bir internet sayfasında okumuştum, düğün pastasının nereden geldiği anlatılıyordu. Tahmin edelim nerden: İngiltere’den... Zaten düğün pastası bizden olmadığına göre nerden olduğunun da pek önemi yok. Fakat şunu belirtmeliyim ki, Batıdan ne varsa alma hastalığından kurtulmamız lazım. Onların yaptıkları, Müslümanların düğünlerinde en vazgeçilmez bir şey olarak duruyor. Mesela bir gelinlik olmazsa o düğün biter. Bunu test edelim, bize hak vereceksiniz. Kendi küçük çevremizden bile bu yönde duyduğumuz onlarca hadise var: “gelinlik herkesin önünde giyilmesin” denildi diye daha başlamadan biten düğünler biliyoruz.
Bir başka Batı âdeti de “gelin çiçeği”dir. Sadece bir çiçek ile de kalınmıyor. Gelin hanım, elindeki çiçek buketini, evlenmemiş kızların bulunduğu bölüme doğru atar. Batı inanışı aynen şöyledir: “Gelin çiçeğini yakalayan kız, kısa zamanda evlenir.” Müslümanların düğünlerinde, bu tablo çok görünüyor. Bilmeden veya bilerek bize ait olmayan, batı âdeti işleri en güzel günümüzde yapıyoruz. En güzel ve en özel günümüzü, neden çirkin Batı adeti ile donatıyoruz.
Ölçüt olmalı bize bu hadisi şerif :
Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur: “Kıyamet günü olunca, perde gerisinden bir minâdi şöyle seslenecek; “Ey mahşer halkı, gözlerinizi kapayın Fâtıma Binti Muhammed geçecek.”
Bir hoca kendisine “Gelinlik giymek caiz midir?” diye sorunca, vermiş olduğu cevap şöyledir: “Düğün günü giymiş olduğun gelinlik, namazına engel değilse giy!” O gün giyilen gelinliğin namaza mâni olduğu aşikârdır. Çünkü namaz kılacak bir durumda değildir. Gelinliği giyen gelin hanım, gün boyunca üzerinde ki gelinlik ile bir telaş ve heyecan içindedir. Bu gününde namazlarının bir hesabını yapsın, gelinlik hakkında cevabı kendisi almış olur.
883 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.