Cennet kalptir. Rengi yeşildir. İçi yemyeşil ağaçlarla örtülüdür. Göğsümüzdedir tüm bunlar. O nedenle sıkıldığımızda göğsümüz sıkışır. En acı anımızda yumruklarız iki göğsümüzün ortasını. Aç kapıyı der gibi çalarız cennetin kapısını.
Tıpkı bir anne gibi olduğunuz gibi sever sizi. En önemlisi ise yeniyi içine alırken eskiyi reddetmeden yapar bunu. Süregelen bir şahanelik! Geçmişin gücünü bu güne taşıyabilsek rrddetmeden ve inkar etmeden, ne güzel olurdu.
Belki biraz çıkıp dolaşdam iyi gelir. Gerçi kendimi de yanıma aldığım için nereye gittiğimin pek bir anlamı olmuyor, dünyanın öbür köşesi burnumun ucuyla aynı.
Er odur ki ölmeden önce ölür,
Kendi cenazesini kendi kaldırır!
Spoiler içerdiği için kıssayı tam yazmadım. Ama ölümü beklemektense ona kendi gitmek hatta onu ayağına getirmek.