İbrahim Kaygın

İbrahim Kaygın
@icazkar
Yokluğun soluk sokaklarında savrulan bir seyyah oldum, ayaklarım yerden kesilirse; kalkamam! Bataklığın içinde tutunacak bir dal ararken, herkes kendi ütopyasında süper kahraman! #143002100
İsrailli bir yazar, Arapların kendileriyle hesaplaşmayıp, suçluluk duymamalarına şaşıyor! Bu şaşkınlık da as­lında zalimin kendisiyle mazlumu arasında bir eşitlik kurmak istediğini gösteriyor. İkisi de oturup düştükleri acınacak hal için beraberce kederlensinler istiyor. Vatanı­nı daha yeni kazanan ama bunu bir türlü zulmetmeden yapamayan Yahudinin hali ve elinden vatanını alanlardan adil bir muamele bekleyen yenik Arap nasıl aynı kefeye konulur? Arap neden kendisiyle hesaplaşsın ki? Nasıl suç­luluk duygusuna kapılsın ki? Eğer bir suçluluk duygusu varsa, o da ancak kendine ve vatanına karşıdır, onu hezi­mete uğratan, vatanını ve bütün zihnini işgal edene karşı değil.
Sayfa 44 - Mahmud Derviş, Gazze İçin Sessizlik: Alışılagelmiş Hüznün Günlüğü, Özgür Yayınları, 1. Baskı, Mayıs 2009, s:44 (Yazılış Tarihi: 1973)Kitabı okudu
Reklam
Filistin hiç bir zaman çöl olmamıştı. Benim bu topra­ğa ait olup olmadığımı sorgulayamazsın. Bahçelerin ve kumun avukatlığını yapmıyorum. Kumun suya hakkını, ağaçların yeşilliğe olan hakkını savunmuyorum. Ülkem önceden anlattığınız gibi bir çölden ibaret olsaydı, sen onu işgal etmezdin, onu yakmak, beni de def etmek için gel­mezdin.
Sayfa 40 - Mahmud Derviş, Gazze İçin Sessizlik: Alışılagelmiş Hüznün Günlüğü, Özgür Yayınları, 1. Baskı, Mayıs 2009, s.40 (Yazılış Tarihi: 1973)Kitabı okudu
Bütün tarihin üzüntülerini toplayıp üzerine boşalttılar. Senden de üzüntünü yaşamamanı istiyorlar. Ey Arap! Üzülmek yasak sana! Onlar her şeyin hüznünü yaşabili­yorlar, taşların, orospuların, işgalci kahramanların ve ger­çek savaş kurbanlarının anılarını canlı tutuyorlar. Ama sen hiç kimseyi ve hiçbir şeyi anımsatamazsın. Bitmedi. Bir de seni, hüsrana uğrattıkları zaferlerinin kutlamalarına davet ediyorlar. Karşı çıktığında da ceza­landırılıyorsun. Kefr Kasım’da ölen insanları anmayı da yasaklıyorlar. Kendilerinin kaybettikleri senden başkala­rı tarafından öldürüldü ama senin kaybettiklerinin hepsi onlar tarafından öldürüldü.
Sayfa 38 - Mahmud Derviş, Gazze İçin Sessizlik: Alışılagelmiş Hüznün Günlüğü, Özgür Yayınları, 1. Baskı, Mayıs 2009, s:38 (Yazılış Tarihi: 1973)Kitabı okudu

Reader Follow Recommendations

See All
Benim varlığımı ortadan kaldırıyorsan, ben de o varlığıma sarılıp onu korumak istediğimde, aramızdaki ilişki bir çatışmaya dönüşür. Dikkat et.
Sayfa 37 - Mahmud Derviş, Gazze İçin Sessizlik: Alışılagelmiş Hüznün Günlüğü, Özgür Yayınları, 1. Baskı, Mayıs 2009, s. 37 (Yazılış Tarihi: 1973)Kitabı okudu
İsrailliler dünyanın önünde tarihin ezeli sürgünleri ve gurbet hayatına mahkûm edilmiş bir halk olarak gösteri­liyorlar. Daha da önemlisi bunu bir özellik, bir ayrıcalık olarak telakki ediyorlar. Ne yazık ki bu sürgün ve gurbet duygusunu duyan insanlar, başkalarının aynı duyguya sa­hip olabileceğini ısrarla anlamak istemiyorlar. Siyonist Yahudilerin Filistinlilere karşı yaptıklarını, bir zamanlar Nazilerin Yahudilere yaptıklarına benzetirsek acımasız bir benzetme yaptığımız söylenemez. Ayrıca Siyonistlerin de, Yahudilerin de soykırımı ve ölenlerin kanını, milli siyasetlerinde pazarlık unsuru ola­rak kullandıklarını söylemek pek sert bir yaklaşım değil­dir. Nazilerin öldürdüğü insanlara karşılık, edindikleri olanak ve araçları başka bir halkı öldürmek için kullan­dıklarını söylemekle, İsraillilere bir haksızlık etmiş olmu­yoruz. İsrail devletinin kendi halkına sürekli olarak soykırı­mı hatırlatması çok çirkin bir suistimaldir. Çünkü halkı soykırım anılarıyla kışkırtmanın siyasi hedefi, intikam duygusunu onların içine aşılamaktır... Ama asıl katillerin­den değil, başka bir suçsuzdan... Filistin halkından. Utan­ma nedir bilmeyen Siyonistler, altı milyon Yahudinin -doğru sayı buysa eğer- ölümünün onlara bir vatan bağış­ladığını düşünüyorlar.
Sayfa 35 - Mahmud Derviş, Gazze İçin Sessizlik: Alışılagelmiş Hüznün Günlüğü, Özgür Yayınları, 1. Baskı, Mayıs 2009, s.35 (Yazılış Tarihi: 1973)Kitabı okudu
Reklam
Seni yakın bir köye yerleştirip gittiler. Tarih hocası, kimseyi kovmadıklarını söylesin sana bakalım. Lübnan’ın güneyinde mülteci ola­rak yardım kurumlarından aldığın yemeğini yiyip geri dö­neceğin günü bekliyorsun. Lübnan’ın güneyinde hayatın­da ilk kez vatanın ne demek olduğunu anlıyorsun. Elleri­nin arasından kayıp giden şeydir o, dönüşünü beklediğin. Bir iki sene sonra kaybolan o şeye döndüğünde ise, bir de bakarsın ki kaybolan sensin.
Sayfa 30 - Mahmud Derviş, Gazze İçin Sessizlik: Alışılagelmiş Hüznün Günlüğü, Özgür Yayınları, 1. Baskı, Mayıs 2009, s.30 (Yazılış Tarihi: 1973)Kitabı okudu
(Hayfa'lı Bir Anne) Ayın olma­dığı bir gece evini mermiler delik deşik edip her yeri kor­kuya bürürken, bebeğini içinde sandığı kundağı kapıp bir teknenin içine atlamış. Bebeğinin yerine bir yastığı taşı­dığını görünce aklını yitirmiş. Kaç çocuk yastığa dönüş­müş, kaç yastık çocuğa. Vatan ne midir? Bir ananın vata­nı çocuğudur, bir çocuğun vatanı da anası. “Filistinliler topraklarını satıp göç ettiler.” Dost düşman herkes böyle söyler. Ölüm boşuna olmadıkça şehit olunmaz. Bazılarının dediği gibi Deyr Yasin bir Arap propagandası değildi. Si­lahsız bir halktan ölümü beklemek, vatan mefhumu için sağlıklı bir tanımlama değil. Buna ne savaş denir, ne de mücadele; bu bir kıyımdan başka bir şey değil. Şimdi Fi­listinlileri vatanlarını sattı diye suçlayanlar, o zaman ora­da kalmayı ihanet, savaşı eğlence, göçü de gezinti sayıyor­lardı.
Sayfa 30 - Mahmud Derviş, Gazze İçin Sessizlik: Alışılagelmiş Hüznün Günlüğü, Özgür Yayınları, 1. Baskı, Mayıs 2009, s.30 (Yazılış Tarihi: 1973)Kitabı okudu
Yazar Çocukluğuyla Konuşuyor:
— Beni öldürecek misin? — Bir insan, çocukluğunu yok etmeye kalktığında intihar ediyor demektir. Sana ihtiyacım var, çünkü bir nes­lin tanıklığını yapıyorsun. Çok fazla çıkma ortaya, çünkü şehirler çirkinliklerle dolu ve birçok arkadaşım ölmekte­dir bu günlerde.
Sayfa 25 - Mahmud Derviş, Gazze İçin Sessizlik: Alışılagelmiş Hüznün Günlüğü, Özgür Yayınları, 1. Baskı, Mayıs 2009, s:25-26 (Yazılış Tarihi: 1973)Kitabı okudu
Dedemin toprağına bağlılığı, aniden mülkünden ve kazancından mahrum bırakılan bi­rinin bağlılığına benzemiyordu. Ondan ziyade, sahibi ol­duğu toprak onun vatanına ne derece bağlı olduğunu gös­termekteydi. Kesilmiş bu bağın yeniden kanun önünde meşru kılınması, onun için tarihi ve vicdani bağdaşıklık demekti; bütün hasreti de bu bağdaşıklığı
Sayfa 22 - Mahmud Derviş, Gazze İçin Sessizlik: Alışılagelmiş Hüznün Günlüğü, Özgür Yayınları, 1. Baskı, Mayıs 2009, s:22-24 (Yazılış Tarihi: 1973)Kitabı okudu
İşgalci Yahudilerin Filistinli Araplara Uyguladığı Ayrımcılık
Lübnan’a giden Filistinliler bir veya iki sene sonra Filis­tin’e döndüklerinde vatandaşlık tanınmıyordu. Ama ne ib­ret ki, iki bin sene sonra Varşova’dan gelenlere hemen va­tandaşlık hakkını tanıdılar!
Sayfa 21 - Mahmud Derviş, Gazze İçin Sessizlik: Alışılagelmiş Hüznün Günlüğü, Özgür Yayınları, 1. Baskı, Mayıs 2009, s:21-22 (Yazılış Tarihi: 1973)Kitabı okudu
Reklam
Eksik olan, sa­vaş düzeniydi. Genel izlenim, hattâ genel yanılma, oradan sadece kısa bir süre için ayrıldığımız anlayışıydı. Peki, yurdumuzdan çıkışımız bize can güvenliği ve zaferi ka­zandıracakken niye çocuklar, yaşlılar ve kadınlar bu ka­dar gelişigüzel bir şekilde ölmektedir. İsrailliler ise Arap­ların kaçışını, vatanlarına bağlılık
Mahmud Derviş, Gazze İçin Sessizlik: Alışılagelmiş Hüznün Günlüğü, Özgür Yayınları, 1. Baskı, Mayıs 2009, s:20-21 (Yazılış Tarihi: 1973)Kitabı okudu
"Yarabbi seni sevmeyen, senden korkmayan, kafirdir!"
Sayfa 170 - Mustafa Kutlu, Hayat Güzeldir, Dergah Yayınları, 1. Baskı, Haziran 2011, s.170Kitabı okudu
Girişimcilik/İş Fikri Üzerine...
Çevresine yaratıcı ve sıra dışı bakabilen birisi asla her şey yapılmış demeyecek aksine sonsuz sayıda boş alan olduğunu söyleyecektir size. Bunun nedeni o kişinin düşünce kalıplarının ve önyargılarının olmaması sayesinde mevcut boşlukları rahatça görebiliyor olmasıdır. Oysaki pek çoğumuz zihinsel olarak büyük bir yanılsama içine gireriz. Dolu noktaya bakıp; dolu, hiç boş yer yok deriz, oysaki farklı açılardan bakabilsek pek çok boşluk olduğunu rahatlıkla görebiliriz. Bunun için öncelikle farklı açılar olduğu gerçeğini kabul ederek işe başlamak gerekiyor. İnsanoğlunun beyni olumludan çok olumsuzluklara çalışır. Bir şeyin nasıl yapılamayacağını söylemek, onu yapılabilir kılmaktan daha kolaydır. Benzer şekilde fikirleri öldürmek de fikir geliştirmekten çok daha kolaydır. Fikir bulmada başarılı olabilmek için, her şeye bakmaya hazır olmalısınız. Hayal gücünüzü tamamen serbest bırakarak yüzlerce fikrin günışığına çıkmasını sağlayın. Sonradan bu fikirler arasından muhtemel şampiyonları ve muhtemel umutsuzları ayırmak için bol bol vaktiniz olacaktır.
Sayfa 48 - Hüseyin Çırpan, Girişimcinin Yol Haritası, Müsiad Yönetim Kitaplığı, s. 48Kitabı okudu
Bir alanda derinliğiniz ne kadar fazla ise, diğer bir deyişle bir alanda ne kadar çok bilgi ve tecrübe sahibi iseniz, o alana ilişkin gerçekçi iş fikirleri üretebilme ihtimaliniz de o kadar yüksektir. Çünkü bilginiz varsa varsaymazsınız, gerçek sorunları ve ihtiyaçları okur, potansiyeli daha net öngörürsünüz. Bilgisi olmayan birisi ise ancak varsayımlarla hareket eder ki bu da o kişinin bakış açısını hem daraltır hem de bulanıklaştırır.
Sayfa 44 - Hüseyin Çırpan, Girişimcinin Yol Haritası, Müsiad Yönetim Kitaplığı, s. 44Kitabı okudu
Binlerce kilometre sürecek bir yol, bir tek adımla başlar. Japon Atasözü
Hüseyin Çırpan, Girişimcinin Yol Haritası, Müsiad Yönetim Kitaplığı, s. 37Kitabı okudu
235 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.