Doğum ile ölüm arasında omuzlarımıza yüklenen en ağır yüktür toplum baskısı.
... Bundan tamamıyla kurtulmamız mümkün değil ama en azından "elalem ne der?" sorusunu kendine sormayarak, sordurtmayarak bir yerden başlayabilirsin.
"Doğum ile ölüm arasında omuzlarımıza yüklenen en ağır yüktür toplum baskısı. Genelin bilerek ya da bilmeyerek kabul ettiği prensip, fikir, inanç, davranış gibi ortalama tabuları azınlıkların da kabul etmesi beklenilmekte, tek tipleştirilmeye çalıştırılmakta, aksi durumda ise gerek psikolojik gerekse şiddete varacak eylemlerle zoraki bir kabulleniş diretilmektedir. Bu insanoğlunun tamamının içinde bulunduğu, yaşarken farkına varamadığı ama içsel bir şekilde rahatsız olduğu bir sorundur. Bundan tamamıyla kurtulmamız mümkün değil ama en azından 'elalem ne der?' sorusunu kensine sormayarak, sordurtmayarak bir yerden başlayabilirsin."
Ne zaman çıkmasa aklımdan bir müzikle kovaladım onu, bir resimle, bazen siyasetle, bazen de saçma sapan bir yemek tarifi ile. Zihnimde bir an olsun meşguliyet vermesine izin vermedim. Unuttum. Her şeyi unuttum. Hem istemli hem istemsiz.
- Film izleyişlerimiz vardı. Aynı şehirde, farklı evlerde, aynı ânı paylaşmak için aynı anda başlatıp aynı anda bitirdiğimiz.
-Geceleri, sabah görsün diye yazdığım mesajlar vardı. Uyumasını bekleyip günün ilk mesajını hep benden alsın istemiştim.
Bütün bunları bile bile, kişisel zevklerinden ve yaşam tarzından vazgeçip diretileni yaşamak ve karşılığında kendin için başka faydalar sağlamak, kendi hayatını rüşvet olarak sunmaktır.
Bak! Kenya'da görünümüyle ve hikâyesiyle büyüleyici bir çiçek var. Mercan renginde, sümbüle benzer. Ona yaklaştığında, dokunmak için uzandığında onun aslında çiçek olmadığını, kuşlardan kamufle olmak için yüzlerce böceğin oluşturduğu harika bir tasarım olduğunu fark edersin. Onlar bütün yaşamlarını öyle geçirirler. Bizler, bütün bu sosyal baskının altında tek tipleşmemek için çaba sarf eden böcekler, birleştiğimizde bu farklılıkların doğurduğu fevkalâde sonuçlarız.