Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Yalnızca muhalif tabakaların karşı hareketi ve bu hare­ketin mevcut olanı parçalama eğilimleri, âdeta dıştan gelerek muha­fazakâr bilincin kendi varoluşuna hükmedişini problemli kılıp onu kendisi hakkında düşünmeye ve -özyönelim olarak ya da savunma aracı olarak olsun- bir karşı ütopya yaratmaya zorlamaktadır.
Sayfa 219 - De Ki Basım Yayım, 2008.Kitabı okudu
Muhafazakar bilincin ütopyası yoktur; zira, yapısı gereği egemen olduğu gerçeklikle tamamıyla uyum içindedir.
Sayfa 218 - De Ki Basım Yayım, 2008.Kitabı okudu
Reklam
Modern felsefe, top­lumsal işlevi açısından bakıldığında, ruhanî-teolojik dünya imajını parçalamak için ortaya çıkmıştır. Başta yükselmekte olan mutlak monarşi ve burjuvazi arka çıkmıştır ona. Daha sonraları ise burju­vazinin yegâne silahına dönüşmüştür; bu aşamada, bütünlük içe­risinde tini, kültürü ve politikayı temsil etmekteydi. Öte yandan, gericiliğe kaymış olan monarşi, teokratik fikirlere sığınmış; prole­tarya ise, burjuvazinin mücadeleci yandaşı olmaktan çıkıp bilinç­li karşıtı durumuna geldiği ölçüde, idealist felsefenin burjuvazinin çıkarlarına uygun gelen kılıfından uzaklaşmıştı.
Sayfa 211 - De Ki Basım Yayım, 2008.Kitabı okudu
Koşulların politik patlama yönünde geliştiği yerlerde (ömeğin Fransa’da), fikirsel ütopya kesin olarak oluşturulmuş rasyonel bir biçim alır; bu yolun tıkanmış olduğu yerlerde ise (örneğin Alman­ya’da), bir içselleştirme meydana gelmektedir. Bu bağlamda ilerle­menin yolu dışsal olaylarda, devrimlerde değil, yalnızca insanın iç yapısında ve değişiminde aranmaktadır.
Sayfa 210 - De Ki Basım Yayım, 2008.Kitabı okudu
Kiliastik olan; devrimi, rasyonel olarak belirlenmiş bir hedefe götüren kaçınılmaz bir araç olarak değil, dolaysız varol­mayla ilgili tek yaratıcı prensip, dünyaya gerçek anlamda ulaşma­nın yolu olarak arzular.
Sayfa 209 - De Ki Basım Yayım, 2008.Kitabı okudu
Kiliastik* yaşanmışlığın gerçek ve belki de tek doğrudan ni­teliği, mutlak olarak varolmasıdır, mutlak mevcudiyetidir.
Sayfa 206 - De Ki Basım Yayım, 2008.(* Binyılcılık, belirli tipteki dinsel hareketlerin üyeleri tarafından benimsenen, yakın gelecekte, yeni bir çağın gelişini gösterecek olan yıkıcı değişmelerin gerçekleşeceği biçimindeki inançlardır.)Kitabı okudu
Reklam
Köylü savaşlarının insanlarını varoluşu parçalayıcı eylemlere sürükleyen, “fikirler” değildi. Patlamaya neden olan, çok daha dirimsel, çok da­ha boğucu bir ruhsal derinlikti.
Sayfa 206 - De Ki Basım Yayım, 2008.Kitabı okudu
İmkânsız olan olabileni, koşul­suz olan ise gerçek olanı doğurmaktadır.
Sayfa 205 - De Ki Basım Yayım, 2008.Kitabı okudu
Tanım, daima bilgiyle ilgili amaca ve bununla ilintili olarak değerlendirmeyi yapan kişinin bakış açısına bağlı olacaktır.
Sayfa 204 - De Ki Basım Yayım, 2008.(117 numaralı dipnot)Kitabı okudu
Ütopik bilincin katıksız modelleri ve aşamaları, ancak ideal birer model olarak düşünüldükleri ölçüde yapıcıdırlar. Hiçbir zaman bireysel bir insan, sıralanacak olan tarihsel-toplumsal bilinç modellerinin katıksız bir gerçekleşmesi olmamıştır. Daha ziyade, bireysel olan her somut insanda -çoğu kez başka modellerle karışık olarak- belli bilinç yapılarının belli unsurları etkili olmuştur.
Sayfa 203 - De Ki Basım Yayım, 2008.Kitabı okudu
Reklam
Ütopik bilincin belli biçim ve aşamalarından söz edi­yorsak eğer, aklımızdan geçen tekil insanlarda “canlı” olmuş olan somut olarak bulunabilen bilinç yapılarıdır. Kastettiğimiz, (Kant’ın “tam olarak bilinç”i gibi) sadece tinsel olarak inşa edilmiş (yapı) bir birim ya da (Hegel’in “ruh”u gibi) âdeta tekil bireylerin somut bilincinin üstünde tayin edilen metafıziksel bir öz olmaktan çok, te­kil insanlarda tespit edilebilen ve somut olarak bulunabilen bilinç yapılarıdır. Bu bağlamda kastedilen, somut insanların somut düşün­celeri, eylemleri, hisleri ve tüm bunların içsel ilişkileridir.
Sayfa 202 - De Ki Basım Yayım, 2008.Kitabı okudu
Bir bilincin özsel yapısı, o bilincin zamansal tablosunu umut, özlem ve anlamsal hedeflerinden hareketle anlamaktan daha iyi kavranamaz. Zira, bu anlamsal hedef ve beklentilerden hareketle sadece geleceğini değil, geçmiş zamanını da bölümler. Başta yal­nızca kronolojik bir sıralama şeklinde yer bulan olaylar, ancak bu­radan hareketle anlamlı ve belirleyici bir hal almaktadırlar; tekil ve­riler önem kaybına uğrar ve ruhun temel çabası yönünden hareketle tekil olaylara farklı farklı anlamlar yüklenir.
Sayfa 202 - De Ki Basım Yayım, 2008.Kitabı okudu
Somut bir grubun, toplumsal bir tabakanın tarihsel za­manı nasıl bölümlediği, ütopyasına bağlıdır. Kendini özneden hare­ketle ve olup bitenlerin doğaçlamacı değerlendirilmesi sırasında olayların bölümleme biçimi olarak akan zamanın ritmine bilinç dışılık içerisinde bırakarak türümseyen olgu, ütopyada doğrudan gö­rünür bir tabloya ya da en azından tinsel açıdan doğrudan amaçla­nabilir içeriksel değere dönüşmektedir.
Sayfa 202 - De Ki Basım Yayım, 2008.Kitabı okudu
Somut bir bilincin en önemli perspektifsel prensibi, onun ütopik tabakasında daima bulunabilir. Özgül nitelikli eylemci irade ile ba­kış açısı, bilincin ütopik merkezinde ilişki kurmaktadır; birinin var­lığı ötekine bağlıdır ve her ikisi de tarihle ilgili zamansal deneyimin ilgili biçimlerine şekil vermektedir. Sonuçta, bir bilinç yapısıyla il­gili düzenlemenin en önemli belirtisi, tarihle ilgili zamansal dene­yimin bilinçten ayrılamaz olan bu biçimidir.
Sayfa 201 - De Ki Basım Yayım, 2008.Kitabı okudu
Ütopyanın biçimi yalnızca ilgili bilincin canlı "içeriği” değildir, daha ziyade -en azından yönelimsel olarak- bilinci tamamıyla kapsadığı zaman ütopik bir bilinçten söz etmek mümkündür. Üto­pik unsur, bu anlamda, hâkim olduğu bilincin içini eğilimsel olarak tamamıyla doldurduğu; deneyim, eylem ve yaklaşım (perspektif) biçimleri kendilerini buradan hareketle düzenledikleri zaman, hakikatimiz ve gerçekliğimizle ilgili olarak, sadece ütopyanın fark­lı biçimlerinden değil, aynı zamanda ütopik bilincin farklı biçim ve aşamalarından da söz edilebilir.
Sayfa 201 - De Ki Basım Yayım, 2008.Kitabı okudu
331 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.