Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Modern burjuvazi, oluşumu gereği başından beri çift yönlii bir toplumsal kökene sahiptir: Bir yanda bizatihi sermayenin taşıyıcıla­rı, diğer yanda ise tek sermayeleri eğitimleri olan bireyler. Bu yüz­den de aynı zamanda eğitimli sınıftan ve sermaye sınıfından söz edilmekteydi; ki, eğitimli tabaka mülk sahibi olan tabakayla mutla­ka ideolojik bir özdeşlik içinde bulunmak zorunda değildi.
Sayfa 180Kitabı okudu
Eğitimli kişi, buna karşılık olarak, tinsel ufku söz konusu olduğunda çok yönlü bir belirlenmişlik içindedir. Edindiği eğitimsel değerler, toplumsal ger­çekliğin kutuplu yönelimlerden ibaret olduğunu öğretir ona. Oysa­ki eğitimden hareketle bütünsellikle bağ kurmayan, daha ziyade toplumsal üretim sürecine doğrudan katılan kişi, yönelimsel olarak sadece belli yaşan çevrelerinin dünya görüşürü benimseyip sırf kendi somut konumlandırmasının belirleyiciliğinden hareketle ey­lemde bulunur.
Sayfa 179Kitabı okudu
Reklam
Ortak eğitim değerlerine katılım, doğuştan gelen-tabakasal, meslekî ve mülkiyetten kaynaklan farklılıkları yönelimsel olarak gittikçe yok edip bireysel ve eğitimli kişiler arasında aldıkları eği­lim doğrultusunda bir bağ kurarlar.
Sayfa 179Kitabı okudu
Sentezci denemeler, birbirinden bağımsız olarak meydana gel­mezler; zira, bir sentez, daima zamanının güç ve veçhelerini özetle­yerek diğerinin zeminini hazırlar. Sentezler, bu toparlayıcı bakışı gi­derek genişleyen düşünsel bir temelden hareketle edinmeye çalış­tıkları oranda, içlerinde ütopik bir sona ulaşma anlamında mutlak bir senteze doğru belli bir ilerleme meydana gelecektir (ki, bu du­rumda. bir sonraki sentezler bir öncekileri bünyelerinde eriterek bir şekilde içlerinde barındırırlar).
Sayfa 175Kitabı okudu
Teori-pratik ilişkisine gelince; faşist-eylemci yaşanmışlığın büyük cazibesi, düşünsel alanın tümünün illüzyonların bir oyunu gibi görün­mesinden ibarettir. Politik düşünce, burada, insanın içindeki eylemselliği -en iyi ihtimal- “mitler” şeklinde alevlendirebilir; yapamadığı şey ise, politika alanını ya da geleceği bilimsel olarak kavramaktır.
Sayfa 168Kitabı okudu
Ve ger­çeklik daha bu şekilde aydınlatılmış bir durum çerçevesinde ey­lemde bulunduğumuz andan itibaren değişmekledir; bununla bir­likte de yeni bir teorinin meydana geldiği bu gerçeklikteki konumu­muz değişir. Demek ki sıralama şu şekilde olmaktadır: 1. Her teori, gerçekliğin bir işlevidir, 2. Her teori, belli eylemlere yol açar. 3. Eylemde bulunmak, gerçekliği değişime uğratır ya da -başarılı ola­mıyorsa eğer- bir önceki teorinin revizyonuna-zorlar. Eylemde bu­lunmaktan dolayı değişime uğramış reel koşullar sonucu ise yeni bir teori meydana gelmektedir.
Sayfa 149Kitabı okudu
Reklam
İnsanların varoluşunu belirleyen bi­linçleri değil, tersine, bilinçlerini belirleyen toplumsal varoluşlarıdır.
Sayfa 149Kitabı okudu
Her “teori”nin arkasında irade, güç ve çıkarlara bağ­lı kolektif güçler vardır.
Sayfa 147Kitabı okudu
Tarihsel muhafazakârlık, kamu yönetiminin yerini dolduramadı­ğı devlet yaşamındaki irrasyonel hareket serbestisini bilmesiyle ni­telenmektedir. Tarihsel muhafazakârlık, politikanın devreye girmek zorunda olduğu düzenlenmemiş ve önceden hesap edilmesi müm­kün olmayan alanını dikkate alır. Gözünü âdeta, devlet ve toplumun aslında gelişimlerini sürdürdükleri yaşamın iradî irrasyonel alanlarına diker. Ancak toplumsal güçleri, alanında İnsanî aklın çaresiz kaldığı tümüyle akılüstü güçler olarak kabul eder. Buna göre bu alanda gerçekleşeni, bilinç dışında olandan beslenerek şekillendi­ren, geleneksel olarak miras bırakılan içgüdü, ‘'etkinliğini sessizce sürdüren” ruhsal güçler ve “halk ruhu” gibi olgular etkili olabilirler ancak.
Sayfa 143Kitabı okudu
Askerî-bürokratik mentalitenin tipik örneğini, toplumsal güç­lerde meydana gelen her patlamanın kendi stratejik olaylar bütünü­nü hedef alan bir patlama biçiminde algılayan ve her patlamayı “ar­kadan hançer darbesi’’ efsanesi çerçevesinde değerlendiren genel mantık biçimi oluşturmaktadır. Zira, askerî bürokratların göz önün­de bulundurdukları, sadece ve sadece askerî eylemlerle ilgisi olan özel alandır; onlara göre, bu alanda pürüzsüz işleyen her şey, yaşa­mın diğer alanlarında da aynı şekilde pürüzsüzce yer bulacaktır. Bu mentalité bir alansal-uzmanlık bilgeliğiyle, ‘ameliyat fevkalâde ba­şarılı geçmiştir, ne var ki hasta öldü’ şeklindeki tıbbî şakayı çağrış­tırmaktadır.
Sayfa 142Kitabı okudu
331 öğeden 221 ile 230 arasındakiler gösteriliyor.