İğdiş Beğ

İğdiş Beğ
@igdiskhan
Başladum adıyıla Taņrı Ta'ālānuņ ki rızķ vėricidür ve rahmet édicidür
null
null
null
null
7 okur puanı
Kasım 2021 tarihinde katıldı
270 syf.
·
Puan vermedi
·
5 günde okudu
Reklam
İslami yapıda ayrışmalar veya birleşmeler, bu dinin kurucusunun hayatının okunma şekline göre farklılıklar arzeder. Yirminci yüzyıl boyunca pek çok kere, İslam peygamberi, farklı ve bazen de umulmadık biçimde yeniden yorumlandı. Mesela Hasan Askeri'ye göre o bir barışseverdi, Mustafa Sibai'ye göre ise radikal bir sosyalist. Ali Şeriati onu Üçüncü Dünyacı, sömürgecilik karşıtı bir kahraman olarak yorumlarken, Mişel Eflak ondan bir Arap milliyetçisi çıkaracaktı. Allame İkbal onu, Nietzsche'nin veya en azından Bergson'un anlatımlarındaki süperinsan olarak görüyordu, Fazlun Halid ise bir çevre savaşçısı. O, Fatima Mernissi'ye göre bir feminist, Kral Fahd'a göre baş muhafazakar, Maurice Bucaille'e göre bir bilim adamı, Ferid Esack'a göre meta-anlatıların post-modern bir düşmanı, Muhammed Esed'e göre ise bir proto-demokrattı.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
I envy the sand that met his feet I’m jealous of honey he tasted sweet Of birds that hovered above his head Of spiders who spun their sacred web To save him from his enemies I envy clouds formed from the seas
Hâkikat o insan helu' yaradılmıştır Şer dokundumu mızıkcı Hayır dokundumu cimri Müstesna ancak o musallîler Me’âric Suresi 19-22 (Elmalılı)
Reklam
-Endülüs Emevi Halifesi I. Abdurrahman'ın Gazeli- 756'da, ailesi Abbasiler tarafından katledilen Emevi prensi Abdurrahman ibn Muaviye, Endülüs'e egemen oldu ve Cordoba'yı (Kurtuba) kendine başkent yaptı. Abdurrahman aynı yüzyılın sonlarında, Kurtuba'nın tüm nüfusunun namaz kılabileceği kadar büyük olan ve Batı'nın Kâbe'si adını verdiği Ulu Cami'yi yaptırmaya başladı. Diğer camiler, saraylar, bahçeler, köprüler, hamamlar ve çeşmeler gibi tesislerin yapımına da başlandı. Hükümdar, bahçesinde yetiştirilen Suriye meyve ağaçlarından bir palmiye için şu gazeli yazmıştı: Bir palmiyeye rastladım Rusafa'da; Az görülen bir manzara bu batı topraklarında; Dedim: Sen de yalnızsın benim gibi, evinden uzak, Sen de özlüyorsun çocukları, oradaki sevdiklerimizi. Yurdunun toprağında büyümedin sen, Ve senin gibi yabancı bir havayı teneffüs ederim ben.
Marifetname
MarifetnameErzurumlu İbrahim Hakkı
9/10 · 1.372 okunma
Devredip geldim cihanı yine bir devran ola Ben gidem bütün sarayı yıkıp viran ola Beher can tuğyan edip cismim gemisin dağıda Yerler altında bu cismim hâk ile yeksân ola Dört yanımdan nâr ve bâd ve âb ve hâk edip hücum Benliğim onlar alıp bu varlığım tâlân ola Dağılıp terkibim otuz iki harf ola tamam Nokta-i ruhum kamunun gevherine kan ola Bu vücudum dağı kalkıp itile yükler gibi Şeş cihatım açılıp bir haddi yok meydan ola Cümle efkâr ve havâsım haşr olup ol arsada Kalkalar hep yeniden sankim baharistan ola Yevm-i tübladır o gün her mânâ bir sûret giyip Her kim sebze kimi hayvan kimi insan ola Kabrime yârân gelip fikredeler ahvâlimi Her biri bilmekte hâlim vâleh-i hayran ola Her kim ister bu niyâz-ı derdmendi ol zaman Sözlerini okusun kim sırrına mihman ola
Biz ne isteriz de sen vermezsin?.. Senin için güçlük yok, nur ve zulmet, akşam ve sabah da yok... Yâ Rabbî bizden murâdın ne ise bize onu müyesser eyle... O murâdın ki kullarında ihlâs ve safâ ve ahidlerinde sıdk ve vefâdır, ondan ayırma! Bizi senin benliğine benliksiz eriştir ki sıfatınla sıfatlanalım. Bizi bizsiz senden sana ulaştır ve şükrün yolunu bize müyesser et ki tâat ve hizmette seninle olalım. İlâhî, yüzümüzü îman ve islâm kıblesinden, ayağımızı tevhîd ve îkan yolundan ayırma. Yâ Rabbî, bizi senin murâd ettiğin yolda eyle. İlâhî, hıfzınla iffet, aşkınla gınâ ve devlet ihsân et ve hidâyete erdirdikten sonra dâllîn ve mağdûbînden eyleme. Hz. Ken'an Rifâî
N’ola tâcım gibi başımda götürsem dâim Kadem-i pâkini ol Hazret-i Şâh-i Rusûlün Gül-i gülzâr-ı nübüvvet o kadem sahibidir Bahtîyâ durma yüzün sür kademine o gülün Yâ Resûlallah kamer alnun yüzündür âfitâb Kim göre şekl-i cemâlün ola ol âl-i cenâb Lûtf edüp dedi Hudâ çün Rahmete’n-li’l-âlemîn Na’t-i pâkünle dolu nâzil olupdur dört kitâb Ol Resûlün medhi içre tûtî-i gûyâ olup Sükker-i vasfıyla yâ Rab kalbüme ver feth-i bâb Ümmet üzre sâye salaldan berü ol şâh-ı dîn Sâyesinde geldi rahmet gitdi âhir ıstırâb Çün hayâl-i vaslun ile eğlenir bu Ahmedî Oldu bî-huş fikr-i vaslunla ana saçun gül-âb”a Sultan I. Ahmed Han
Reklam
Günlerden bir gün, Fahr-i Kâinat aleyhi ve âlihi efdal-üt-tahiyyat efendimiz hazretleri, torunları Hasaneyn'i mübarek dizlerine oturtmuş, bâb-ı şefkatte onları okşuyor ve seviyordu. O, benim paçamdır buyurdukları kerime-i duhter pâkizeleri Hz. Fatıma'tüz-Zehra radıyallahu anha, o iki cennet gencinin gömleklerinin yakalarını dar dikmişti.
"Muhakkak ki Allah'ın hazineleri Mustafa'ya ﷺ olan sevgilerinden dolayı sünnetine ittiba edenlere açılacaktır. Kendimizi hiçbir zaman 'bu sadece sünnettir' derken duymayalım. Çünkü sünnet her koşulda en iyi ve en güzel şeydir. Sünneti, gittikçe şiddetlenen fırtınalı denizden geçirecek bir kurtuluş gemisi, bir cankurtaran botu olarak görelim." Şeyh Abdal Hakim Murad
ESKİLERDEN Sen mi dolacaktın avuçlarıma böyle ansızın?! Dualarımda yoktun hâlbuki. Ellerimi hayallerin ötesine kaldırmadım ben, Yalnız dünya değil miydi gönlümde gezen?! Göz bebeklerimde yaşama sevinci, Vardıysa da
120 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.