Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
"Toprağın özelliği sükûnettir. Sakinlik ve dinginliktir. Ateşin özelliği ise, parlamak, ateşlenmek, tutuşmak ve öfkelenmektir. Bu sebepledir ki, ademoğlu topraktan, şeytan ise ateşten yaratılmıştır."
Allah’a çokça ibâdet eden muteabbid bir kadın şöyle derdi: “Vallahi hayattan öyle sıkıldım ki, ölümün satıldığını görsem Allah’a olan özlemim ve O’nunla buluşmaya olan sevgimden, ölümü satın alırdım.” Ona ‘Sen ameline mi güveniyorsun?’ denildi. Dedi ki: “Hayır, fakat ben O’na olan sevgime ve O’na olan hüsnüzannıma güveniyorum. Sen, ben O’nu severken O’nun bana azâb edeceğini mi zannediyorsun?”
Reklam
624 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
33 günde okudu
İsnadsız bir kaç yerde gördüm,çevirmen yorum da katılmış belli. 2018de okumuştum o zamanlar kanımız deli akıyor,(İslami açıdan) işte ilim öğrenmemenin zararlarını görüyoruz. Neyse konumuza gelelim; 1.olarak kadını obje gibi gören ve Hz.ömere atılmış büyük bir iftiradır. Nikah babında geçiyor,eski selef böyle düşünmediği belli. Yukarda bahsetmiş olduğum Cümleleri kurmuyorum,çünkü iftira olduğu biliyorum. Yayın evinden de ses çıkmadı,internetten de baktım bir şey çıkmadı,Arapça bilseydim böyle olmazdı.Allah hakkıyla Arapçayı bana öğretsin. Genel olarak iyi hikmetli sözleri var,ihyayı alıp okumam,çünkü içerisi zayıf,uydurma hadislerle dolu,o yüzden bunu tercih ettim.
İhyâu Ulûmi'd-Dîn Özü
İhyâu Ulûmi'd-Dîn ÖzüŞemseddin İbn Abdülhâdî · Guraba Yayınları · 201423 okunma
Bütün müslümanlar kendilerine şefaat edileceği umudunu taşırlar. Bir şahsa,ateşle yakıldıktan sonra şefaat edilebilir. Bazen de günah kuvvetli olabilir ve onu şefaat de kurtarmaz. Buhari ve Müslim'in Sahih'lerinde Ebu Hüreyre’den rivayet edilen bir hadiste Rasulullah sallallanu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur: "Sakın sizden birinizi kıyamet günü, boynunda böğürmesi olan bir deve olduğu halde gelerek, Ya Resulallah! Beni kurtar!' derken, kendimi de Senin için bir şeye mâlik değilim; ben sana tebliğ ettim.' diye cevap verirken bulmayayım! "(Buhari) Şefaat edilir umuduyla kendisini günahlara kaptıranların durumu,şefkatli uzman doktoruna güvenerek kendini şehvetlere kaptıran kimsenin durumu gibidir. Bu bir cehalettir. Çünkü doktorun gayretleri ancak bazı hastalıklara fayda verir,hepsine değil. Allah hepsinden razı olsun,ileri gelen sahabilerin ahiretten korkmuş olmaları da bu gerçeği açıklar. Onlarla aynı mertebede olmayanlar şefaate nasıl güvenirler?!
Sayfa 353Kitabı okudu
Soyla övünmekten sakın!
Soy sopla tekebbüre kapılmak konusundadır. Kim soy sopla tekebbüre kapılırsa bilsin ki bu, başkasının kemaliyle övünmektir. Sonra babasının ve dedesinin kim olduğunu biliyor! En yakın babası pis bir nutfedir,en uzak babası ise çürümüş bir cesettir! Kim güzelinizle tekebbüre kapılırsa hayvanlar gibi dışına değil, akıllar gibi içine baksın! Kuvvet yönünden kibre kapılsa bilsin ki eğer ona bir damar acı verirse her acizden daha aciz duruma düşer. Bir günlük sıtmaya yakalansa bir müddet kendine gelemeyecek şekilde kuvveti sarsılır. Ayağına bir diken batsa onu aciz ve caresiz bırakır. Kulağına bir sivrisinek girse onu öldürür. Zenginlik sebebiyle kibirlenen kimse,Yahudi halkin düşündüğü zaman onların kendisinden daha zengin olduğunu görür. Bir yahudinin kendisini geçtiği bir şerefle övünen insana yazıklar olsun. Bir hırsız o serveti çaldığı anda sahibi zelil hale gelir. İlim sebebiyle kibirlenen kimse bilmelidir ki Allah'ın,alime karşı,onun işlediği günahtan dolayı cezalandırmak için ileri süreceği delili,cahile karşı ileri süreceği delilden daha güçlüdür. Konumu itibarıyla büyük bir riskin içinde bulunduğunu düşünmelidir. Kadri kiymeti başkalarının kadri kıymetinden daha büyük olduğu gibi karşı karşıya bulunduğu riskler de başkalarınkinden daha büyüktür.
Sayfa 349Kitabı okudu
MÜTEVAZI KİMSELERİN AHLÂKI,TEVAZU VE TEKEBBÜRÜN ORTAYA ÇIKTIĞI YERLER;
Tekebbür,insanın;yüzünü eksitmesi,yan gözle bakması,başın önüne emesi,bağdaş kurarak ve dayanarak oturmass gibi huy ve davranışlarda, sözlerinde, hatta seninde ve nağmesine,söz söylerken kullandığı kalıplarda ortaya çıkar. Yine çalımlı yürüyüşünde,oturup kalmasında, hareketlerinde,sükunetlerinde ve değişik şekillerinde görülür. * Kibirlinin hasletlerinden biri,insanların kendisi için ayağa kalkmalardan hoşlanmasıdır. Ayağa kalkmak iki kişidir: Birincisi,kendisi otururken insanların onun başında elpençe divan durmalarıdır. Bu yasaklanmıştır. Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur: "Her kim insanların kendisi için kalkıp ayağa dikilmelerinden hoşlanırsa ateşteki yerine hazılansın.”(Ebu Davud) Bu Acemlerin ve mütekebbirlerin âdetidir. •İkincisi,birisi geldiği zaman ayağa kalkmaktır. Selef bunu hemen hemen hiç yapmazdı. Enes şöyle dedi: "Bizim nazarımızda Peygamber sallallanu aleyhi ve sellem’den daha sevimli bir şahıs yoktu. Sahabiler onun bundan hoşlanmadığını bildikleri için(geldigi zaman)ayağa kalkmazlardı.”(Tirmizi)
Sayfa 345Kitabı okudu
Reklam
KİBRİN VE KENDİNİ BEĞENMİŞLİĞİN KÖTÜLENMESİ;
Allah rahmet eylesin Süfyan İbn Uyeyne şöyle dedi: "Şehvetinden dolayı günah işleyen kimse için tövbe ümidini yitirme. Fakat kibrinden dolayı günah işleyen kimsenin lanetlik olacağından kork. Çünkü iblis kibirlenerek isyan etti,bu yüzden de lanetlendi."
Sayfa 341Kitabı okudu
RİYANIN DERECELERİ;
Bil ki riyânın bazıları bazılarından daha şiddetlidir. •Riyanın en kötüsü ve kabası,ibadette asla bir sevabın kastedilmediği riyadır. Mesela insanlar arasındayken namaz kıldığı halde kendi başınayken namaz kılmayan kimse böyle bir riyakardır. •İkinci derecede riya:Riya ile birlikte zayıf da olsa sevap kastın da olmasıdır. Öyle ki eğer yalnız olsa o ameli yapmazdı. Bu,Allah’ın gazabını hak etmesi yönünden birincisine yakındır. •Üçüncü derecesi: Riya ve sevap kastının eşit olmasıdır. Şayet riya niyetinin yanında sevap niyeti olmasaydı veya sevap niyetinin yanında riya niyeti olmasaydı bu amel için harekete geçmezdi. Bunun ıslah ettiği şey kadar ifsat ettiği şey de vardır.Günahtan kurtulamaz. •Dördüncü derece: İnsanların kendisini görmesi, onun zindeliğini ve hevesini artırır. Hiç kimse görmese o ibadetini yine yapacaktı. Böyle bir kimse sahih niyetine göre sevap,fasit niyetine göre günah kazanır. İbadetin aslıyla değil de vasıflarıyla riyaya yakindir. Mesela bir kimse rükû ve secdelerini kısa tutmak ve kıraati uzatmamak niyetiyle namaza durur,fakat insanlar kendisini namaz kılarken gördüklerini hissedince bunlar en güzel şekilde yapmaya çalışır. İşte bu yasaklanmış bir riyadır. Çünkü insanların saygısını kazanmayı da hedefleyen bir ibadet vasfın kazanmıştır. Fakat ibadetin aslında riya yoktur.
Sayfa 328Kitabı okudu
KALP İLE GIYBET ETMENİN HARAMLIĞI;
Gıybet, bazen kalp ile de yapılmış olabilir. Bu, Müstimanlara karşı beslenen kötü bir zandır. Zan, nefsin dayandığı ve kalbin meylettiği şeydir. Senin bir Müslüman hakkında,onun durumu tevile imkân ve ihtimal vermeyecek kadar açıklığa kavuşmadıkça,kötü zan beslemeye hakkın yoktur. Adalet ve insaf sahibi birisi sana onun kötülüğüne dair bir şeyi haber verir de kalbin de onu tasdike meylederse o zaman mazur sayılırsın. Çünkü böyle bir kişinin verdiği haberi yalanlarsan bu defa da onun hakkında kötü zanna kapılmış olursun. Birine iyi zan,diğerine kötü zan beslemen gerekmez. Bilakis bu ikisi arasında bir düşmanlık ve çekememezlik olup olmadığını araştırırsın. Eğer böyle bir şey varsa o zaman bu sebeple bir suçlama var demektir. Bir müslüman hakkında aklına kötü bir şey geldiği zaman onu daha fazla gözetmeli ve onun iyiliği için dua etmelisin. Böyle yapmak şeytanı kızdırır ve onu senden uzaklaştırır. Senin dua ile ve o müslümanın hakkı gözeteceğini bildigi için artık senin kalbine kötü bir düşünde atamaz. Bir müslümanın yanlış yaptığı kesin bir delille sabit olduğu zaman,ona gizlice nasihat etmelisin. Şunu bil ki kötü zannın acı meyvelerinden biri de tecessüstür. Çünkü kalp sadece zan ile kani olmaz,bilakis araştırmak ister,bu yüzden tecessüsle meşgul olur. Tecessüs de yasaklanmıştır. Çünkü tecessüs,bir müslümanın gizli şeylerinin ortaya çıkmasına yol açar. Eğer bunlar senin için açığa çıkmamış olsaydı senin kalbin o müslümana karşı daha temiz duygular taşırmış olurdu.
Sayfa 260Kitabı okudu
Mümine sövmek fısk;
Şunu bil ki gıybeti dinleyen,gıybete ortak olmuş olur. Diliyle karşı çıkmadıkça gıybeti dinlemis olmanın günahından kurtulamaz. Eğer korkarsa kalbiyle karşı çıkar. Eğer kalkıp gitmeye veya başka sözlerle gıybeti kesmeye gücü yeterse bunu yapması gerekir. Peygamber Sallallahu aleyhi ve sellem'den şöyle dediği rivayet edilmiştir: "Kimin yaninda bir müminin aleyhinde konuşularak küçük düşürülür de ona yardıma gücü yettiği halde yardım etmez ve buna engel olmazsa Allah Teâlâ da kıyamet günü insanlar arasında onu zelil eder." (İmam Ahmed bin Hanbel)
Sayfa 257Kitabı okudu
80 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.