Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
"İnsanlar kendilerinden tıpkı soyut resimlerden söz edermiş gibi söz eden yamyam yaratıklar," dedim.
Sayfa 201Kitabı okudu
Demir Karyola
Yıkıma, mahvolmaya mahkûm olduğunu bildiğim bir hayatı devam ettirebilmem için bir sebep var mı, varsa bu sebep nerede ve ben onu nasıl bulacağım?
Reklam
"İnşa edilen her şey yıkıyor. Yaşayabildiğin sürece yaşa, pupa yelken yaşa, kimse ölümsüz değildir çünkü," dedi kuşku.
Sayfa 224Kitabı okudu
Kendi varlığımın bu gövdeden ibaret olmadığını, daha fazla ve daha farklı bir şey olduğunu bilmek... Dünyanın doğurduğu,yıldızların döllediği... Yaşamımın kozmik yaşamla iç içe girmişliğine ,kendi varlığımın evrene bir katkısı olduğuna ve büyük plan çerçevesinde benim bir anlamım olduğuna dair umut ve inancım...
Aman Tanrım, filozoflaşmak ne keyifli bir şey! İnsan düşüne düşüne aslında var olmayan berrak bir görüşe ulaşıyor.
Biz diğerleri Biz dışlanmışlar içimizdeki yalnızlığı ve boşluğu doldurabilecek bir şeyler bulabilmek amacıyla bu gezegende dolaşıp duruyoruz. Bütün örf ve adetleri, sosyal kuralları, hayatın herkese kabul edilen temel koşullarını sahte ve geçersiz ilan ederek reddetmiş olan bizleri "bilinmeyen" adeta bir vantuz gibi kendine çekiyor. Anarşizm sadece bir acemilik. Sosyalizm dolandırıcılık. Komünizm ise büyük bir hile. Kapitalizm dünyanın kıçından çıkmış iğrendirici bir çıban. Sosyal devlet gülünç bir hata ve bütün dinler Tanrı'ya küfür. Ben bütün bunlara sırt çevirdim, çünkü şu temel soruma cevap veremiyorlardı. Yıkıma, mahvolmaya mahkum olduğumu bildiğin bir hayatı devam ettirebilmem için bir sebep var mı, varsa bu sebebi nerede ve ben onu nasıl bulacağım?
Reklam
Angelina
Büyük Postane’de beni bir mektup bekliyordu. Üzerinde egzotik pullar ve bir sürü damga bulunan kapalı bir zarf. İçinde kibar ama kesin bir dille, Tibet’in komşusu Bhutan’a vize isteğimin reddedildiği belirten bir yazı vardı. Günün geri kalan bölümünde kendimi otel odasına hapsettim. Odadaki iğrenç demir karyolanın üzerine oturup Bhutan resmi makamlarına lânet okudum. Ret cevabını daktilo edip arşivlemek üzere maaş alan sivilceli yeni yetme memurlardan nefret ediyordum. Bir süreliğine elimdeki metne sığındım. Bir şeyler yazdım, karaladım, kara kara düşündüm, yazdım ve yeniden karaladım. Otel odası edebî ilhamın gelip beni bulabileceği bir yer değildi.
Dedalus KitapKitabı okuyacak
Ikarus - Axel Jensen
Cezayir’e ayak bastığımda gökyüzü güney yönünde çöl sarısı, kuzey yönündeyse bulutsuz ve masmaviydi. Aylardan aralık olmasına karşın hava yaz günü gibiydi. Mitidja tepelerinden esen ılık rüzgâr servi ağaçlarında deniz şarkıları söylüyor, Rue Michelet caddesinde yürüyen kadınların eteklerini uçuruyordu. Çok değil, hafiften… Aşağıya, büyük camiye doğru yürüdüm. Orada, bildiğim bir otel vardı. Kasbah’ın biraz dışındaydı Aicha-Rachgoun Oteli. Ucuz bir oteldi. Kalitesi de ona göreydi. Bavulumu odaya bıraktım. Dışarı çıkıp yazı aratmayan o aralık gününde yokuş yukarı, Fransız mahallesine doğru yürümeye başladım.
Dedalus KitapKitabı okuyacak
Geri19
145 öğeden 136 ile 145 arasındakiler gösteriliyor.