Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
#ikişehrinhikayesi Monsenyör sıcak çikolatasını içmek üzereydi. Bir dolu şeyi mideye kolayca indirebilirdi ve bazı aksi tiplere bakılırsa Fransa’yı da hızlıca yutmaktaydı ama monsenyörün sabah çikolatası aşçının ve yanındaki dört güçlü adamın yardımı olmaksızın boğazından zor geçerdi. Doğru. Monsenyörün bu güzel çikolatayı ağzına götürebilmesi için, bizzat onun soylu ve nezih moda anlayışını yansıtan muhteşem nişanları ışıl ışıl parlayan dört adamla, cebinde en az iki altın saati olmadan nefes alamayan şeflerinin yardımı gerekiyordu. Adamlardan biri çikolata kabını onun yüksek huzuruna getirir, ikincisi bu iş için yapılmış küçük bir aletle bunu karıştırıp köpürtür, üçüncüsü monsenyörün özel peçetesini uzatır, dördüncüsü de çikolatayı ağzına götürürdü. Bu adamlardan biri bile olmadan monsenyörün çikolatasını içmesi ve yüce onurunu koruması mümkün değildi. Çikolatası rezil gibi, yalnızca üç kişi tarafından servis edilecek olsa şerefi lekelenir, iki kişi tarafından edilecek olsa ölürdü.
Sayfa 132 - can yayınlarıKitabı okudu
#ikişehrinhikayesi Zamanların en iyisiydi, zamanların en kötüsüydü, hem akıl çağıydı hem aptallık, hem inanç devriydi hem de kuşku, aydınlık mevsimiydi, karanlık mevsimiydi, hem umut baharı hem umutsuzluk kışıydı, hem her şeyimiz vardı hem hiçbir şeyimiz yoktu, hepimiz ya doğruca cennete gidecektik ya da tam öteki yana - sözün kısası, şimdikine öylesine yakın bir dönemdi ki, kimi yaygaracı otoriteler bu dönemin, iyi ya da kötü fark etmez, sadece “daha” sözcüğü kullanılarak diğerleriyle karşılaştırılabileceğini iddia ederdi.
Sayfa 13 - can yayınlarıKitabı okudu
Reklam
ikişehrinhikayesi
"Eğer sen iyiliksever, samimi bir adam olsaydın, ona sarı saçlı kukla demene kızardım; ama sen duygulardan anlamayan birisin. İnsan resimden anlamayan birinin tabloları eleştirmesine kızmaz veya müzikten hoşlanmayan birinin eleştirileri onu alakadar etmez."
Sayfa 113Kitabı okudu
38 öğeden 31 ile 38 arasındakiler gösteriliyor.