Bu aralar romantik/aşk konulu kitap okumak istemesem de annemin tavsiye etmesiyle okumaya başladığım ve aşırı sürükleyici olmasıyla 3 günde bitirdiğim kitap.
Kitapta 7 can alıcı bölüm var. Aldatmalar, acılar, kayıplar; sevgi, neşe, başarı, heyecanın bol olduğu bir kitap.
Öncelikle kitap trajedi ile başlıyor ve yavaş yavaş ana karakterin hayatına nüfuz ediyorsunuz. Ettikçe daha da merak ediyorsunuz.
İlhami'nin yaşamı daha doğrusu kitabın ilerleyen kısımlarında yaptığı seçimler ve yaşadıkları, kimi kesimler için Türk gelenek-göreneklerine tersmiş gibi gözükse de bu Osmanlı'da hatta şu an günümüzdeki tarihçiler, iş adamları vs. arasında da olan, süregelen bir ilişki türü.
-SPOİLER- İlhami ve Bora arasında yaşanan aşktan bahsediyorum. Tabi burada İlhami'nin eşini defalarca aldatmasını desteklediğim anlaşılmasın. İki erkek arasında yaşanan aşk, sevgi artık günümüzde olağan şeyler.
Bora'nın insanın içini cız ettiren, satırları okurken o acıyı insana yaşatan hayatı, gerçekte kim bilir kaç kişinin hayatıdır?
-SPOİLER- Kitabın sonlarında AVM'de, Çin'de fotoğraf çektiren adamın İlhami'nin karşısına çıkmasıyla patlak verdi olaylar. O adamın, o AVM'de olması kitapta alâkasızdı ve eğer her şey ortaya çıkacaktıysa başka bir şekilde bağlanabilirdi diye düşünüyorum.
Kitabın sonunda aklımda iki soru kaldı:
1)Bora yazdığı roman taslağını neden Derya'ya verdi?
2)Kitabın sonunda o trajik kazayı Eda mı, Handan mı, Bora mı yaptı?
Son olarak, kitabın sonunu beğenmesem de sürükleyici olması; farklı yaşamların kesişmesinden doğan yeni duyguları anlatması, insanlara ders verici nitelikte olması bir çırpıda bitirtti kendini.