Bağımlı kişilerin özelliği olan “ihtiyaç duyulma takıntısı” ve sınırsız vericilik, bir başkasının kendisiyle kalma garantisi sağlaması yolundaki dinamiğidir. “Ona vereceklerim olmasa benimle ne yapsın?” düşüncesi kağıttan kalesini inşa ettirir. Verdikleri olmasa sadece varlığı, bir ilişkinin yaşaması için yeterli olmayacaktır onun gözünde. Bu nedenle ona ihtiyaç duymayan bağımsız bir birey ile, sürekli “terk edilme tehdidi” altında hisseder. Başkasına “bakmak” kendini güçlü ve vazgeçilmez hissettirir. Acı veren, yoran durumlar canlı kılar. Bir uyuşturucunun yaptığı gibi, gerçek duygularına ulaşmasından alıkoyar. Zamanı dondurur. Sorunları erteletir. Kendi iç boşluğuna körleştirir. Yaşamındaki kişi, boşluk dolgusu gibidir ya da taşıyıcı bir kolon görevi görür. Orası bir kırılsa, iskelet çökecektir.
Bahar Tezcan