Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Büyük devletlerin çıkarlarına zarar veren yerli yönetimlerin uyguladığı şiddeti birinci sayfada resimli veren; buna karşılık bu şiddetin de temelini oluşturan ülkeler arası refah farkının nereden kaynaklandığına ilişkin haber, yorum ve yazıya görülür sayfalarında yer vermeyen gazetelerin okuyucusu olmamız sürdükçe, kendi ülkemizin sorunlarını bile, gelişmiş ülkelerin perspektifinden görmeye başlarız.
Brezilya’daki futbolcuların gol skorlarını öğrenebileceğimiz kitle basınımız var ama bir adayın köpeğine duyduğu şefkatin çoğunlukla köpeği ile sınırlı kalacağını anlayabilecek düzeyde hayata, toplumun işleyişine, yaşadığımız dünyanın içyüzüne ilişkin bilgiler edilebileceğimiz gazetelerimiz yoktur, varsa bile bu gazeteleri okuyacak emekliler kalmamıştır. Emeklilerin ilgisini yitirmek istemeyen iyi gazeteler de magazinleşmek zorunda kalmaktadır.
Reklam
Ürünlerin, düşünce ve duyguların bile yalnızca ulusal pazar çevresinde değil, artık evrensel bir pazar çerçevesinde toplumsallaştığı modern dünyamızın, McLuhan'ın dediği gibi, "küresel tek bir köye" dönüşmekte olduğu apaçık ortadadır.
Sayfa 20 - İnkılap YayıneviKitabı okudu
İnsanın eylemleri bir ortam içinde oluşur. Düşünceleri de bu ortama göre şekillenir. Düşüncelerin oluşumu ortamımızdaki uyarıların algılanması ile başlar. Ortamımızdaki nesneleri, olayları, simgeleri algılamamız iki tür etmene bağlıdır. Yapısal etmenler ve işlevsel etmenler.
Sayfa 65 - İnkilapKitabı okudu
Dünyayı alıştığı tarzda "bilmekte" ısrar edecektir. Çünkü onun bilme biçimi yanlış da olsa alıştığı ortamda, alıştığı grup iliskileri içinde, yaşadığı gündelik hayatın akışını sürdürmesine yetmektedir. Basit bir hayatın içine kapatılmış basit bir insana her şeyin siyah yada beyaz gelmesi "doğal" gelmektedir. Onun anlayabildiği "doğallık" hayatının akışına ters düşmeyen "alıştığı şeylerdir. Hayatı görünüş düzeyinde (ampirik düzeyde) algılamaya alıştığı için, nesnelerin, olguların, hayatın şimdiki görünüşünün tarihsel oluşunu ( Yani daha eskiden bugunkü gibi olmadığını/gelecekte de başka olabileceğini) düşünmemektedir.
Sayfa 49 - İnkılapKitabı okudu
Gazeteleri, radyoları, televizyonları tek bir devlet denetimi altına alarak hedef kitlenizi tutsak okuyucu/tutsak izleyiciye dönüştürmemiş ve toplumsal hayatın diğer alanlarında kendi iktidar tekelinizi kurup iş ve ekmek için herkesin sizin ağzınızdan çıkacak şeyleri dinlemesini yaşayabilmenin zorunlu önkoşulu haline getirmemişseniz, hedef kitlenizdeki insanlar sizin karşınızda, bu mesafe sayesinde, belirli bir özgürlüğe sahiptir.
Reklam
Bir erkek, konuşmakta olduğu kadına, “Ama sen bir kadınsın,” dediğinde, bu basit tümce bugüne dek yaşadığımız bütün bir insan tarihindeki eşitsizliği doğal bir olgu saydıran toplumun başat kültürünün ne olduğunu da ortaya koyar.
çarpıtma işlemi bilinçli olabildiği gibi, wishful thinking dediğimiz şekilde de olabilmektedir. Haberini ''açlar'', ''toklar'' kendilerine göre algılayabilirler. bu da bir çarpıtmadır. Kusur çoğu kez sizindir. Neyi nasıl söyleyeceğinizi düşünürken, hedef kitlenizin özelliklerini, içinde bulunduğu koşulları, toplumsal ilişki ve bağımlılıklarını bilmeniz gerekir.
Batılı, doğayı özlemektedir, geri kalmış ülke insanı ise sınaileşmeyi, sınaileşmenin getireceği toplumsal hareketliliği, gelir artışını, yeni olanakları özlemektedir.
Dünyanın kendisini yaşamamız artık çok sınırlıdır. Yaşadığımız bu, ‘’ürüne dönüştürülmüş’’ dünyadır. Dünyanın her yerinde birden yaşadığımızı sanmamız, güzel bir duygu belki. Ama her gün en uzak yerlerdeki olayları bile izlediğimizi sandığımız dünyamızın gazetelerin, radyo ve televizyon şebekelerinin kendi kurumsal sınırlanmışlıklarına göre biçimlendirilmiş, işlenmiş, ürüne dönüştürülmüş, plastikleştirilmiş bir dünya olduğunu da unutmamalıyız.
69 öğeden 31 ile 40 arasındakiler gösteriliyor.