Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Adorno, kullandığımız dilin bizim kendi yaşam deneyimlerimizden üretilmiş, toplumsal konumumuz açısından anlamlandırılmış bir dil değil de, yönetici seçkinler azınlığının kendisi ya da görevlendirdiği kurum ve kuruluşların oluşturup bize benimsettikleri bir dil olması sürdükçe, hayatımızın öznesi olamayacağımızı vurgulamıştır.
"Vygotsky, 1930'ların Sovyet Birliği'nde insanın dil yeteneğinin gelişme düzeyinin, toplumsal hayata katılma konusunda bulabildiği olanaklara bağlı olduğunu göstermiştir."
Sayfa 19 - İnkılâp Yayınevi
Reklam
"Dilin kullanılma biçimi, onu yaratan hayat tarzını, bize olağan olabilecek tek hayat tarzı olarak benimsetir."
Sayfa 17 - İnkılâp Yayınevi
136 syf.
·
Puan vermedi
·
7 günde okudu
Muhteşem örnekler ve önermelerin yer aldığı, her reklamcı veya iletişimcinin şiddetle okuması gereken kitap. Belki biraz daha yalın bir dil kullanılabilirdi. Hedef kitlenin bakış açısı, reklam stratejileri üzerine bana fikirler verdi.
İletişimin ABC'si
İletişimin ABC'siÜnsal Oskay · İnkılap Kitabevi · 2014301 okunma
Dünyanın kendisini yaşamamız artık çok sınırlıdır. Yaşadığımız bu, "ürüne dönüştürülmüş" dünyadır.
Tolstoy'u Okuyabilecek Duygu ve Düşünce Zenginliği
Özgürlüğün yalnızca tüketim olanaklarının artması değil; siyaset yapma, felsefe yapma, Tolstoy'u okuyabilecek duygu ve düşünce zenginliğine erişmeye de bağlı olduğunu anlayabilmek için, sıradan insanların yüzyıllar sürmüş yoksunluklarının belirli bir düzeye varıncaya dek giderilmesi gerekmektedir.
Sayfa 105Kitabı okudu
Reklam
Adorno aynı zamanda, kullandığımız dilin bizim kendi yaşam deneyimlerimizden üretilmiş, toplumsal konumumuz açısından anlamlandırılmış bir dil değil de, yönetici seçkinler azınlığının kendisi ya da görevlendirdiği kurum ve kuruluşların oluşturup bize benimsettikleri bir dil olması sürdükçe, hayatımızın öznesi olamayacağımızı da vurgulamıştır.
Sayfa 19
Dilin ''amirli'' ve ''memurlu'' bir dil olarak kullanılması, zaman içinde, bize insanın ancak ''amirli'' ve ''memurlu'' bir dünyası olabileceğini; daha başka bir insan dünyasının olanağı bulunsaydı, şimdiki hayatımız yerine öyle bir hayatı yaşıyor olmamız gerektiğini düşündürür. Dilin kullanılma biçimi, onu yaratan hayat tarzını, bize olağan olabilecek tek hayat tarzı olarak benimsetir.
Sayfa 17
Üzerinden çok geçmemişti, yine 1980'li yılların sonu... Sağ-Sol çatışmasında keskin bir tarafım. Ne dediysem, hatırlamıyorum, alışveriş yaptığım manavın ya da pazarcının siyasi görüşünü sordu Ünsal Hoca. Bilmediğimi söyledim. ''Diyelim ki karşı görüşte,'' dedi ve sorularını sıraladı: ''Ondan karpuz almıyor musun? Kelek mi, değil mi diye bakmak için pat pat karpuzlara vurup sana iyisini vermiyor mu? İkiniz de karpuz seçmek üzerine, iyi karpuz-kötü karpuz üzerine, karpuz çekirdeği üzerine konuşup, karpuz yemiyor musunuz?''
Sayfa 11
Kitle iletişim araçlarının bu denli çoğaldığı, hayatımızın her alanını bu denli kapladığı günümüzde görebildiğimiz, izleyebildiğimiz, öğrenebildiğimiz hayatın gerçek yüzü değil de, onun sistem açısından yapılmış kurgusal bir replikası ise, sokaklarımızdaki binaların duvarlarından tutun da, odalarımıza dek her yanımızı dolduran iletiler gerçek bir iletişimden çok bir gürültünün serpintileri ise yaşadığımız, kabullendiğimiz bugünkü hayat tarzımızı yeniden değerlendirmemiz gerekiyor.
69 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.