“Gazali Bağdat’taki eğitimini tamamladıktan sonra bir kervanla Tus şehrine dönüyor. Ama yolda kervanı haramiler soyuyor ve herkesin altınını,gümüşünü alıyorlar. Gazali’nin de bir tek torbası var. Torba da gidiyor. Herkes kaderine razı olmuşken Gazali haramileri aramaya başlıyor.Aylarca aradıktan sonra haramilerin saklandığı mağarayı buluyor ve torbasını geri istiyor. Nöbetçiler bu deli çocuğu öldürmeye hazırlanırken haramibaşı gürültüleri duyuyor ve neler olduğunu soruyor. Bir deli oğlanın geldiğini ve torbam da torbam diye tutturduğunu söylüyorlar. Haramibaşı’Gönderin şu çocuğu bana’diyor.Sonra da ‘Evladım,herkesin servetini aldık,ses çıkaran olmadı. Senin torbanda bunlardan daha kıymetli ne olabilir ki canını tehlikeye atıp buralara geldin?’diye soruyor. ‘Çünkü içinde Bağdat’taki hocamın ders notları vardı.’Haramibaşı adamlarına ‘Verin şu çocuğun torbasını’diye emrediyor. ‘Karnını doyurup yola çıkarın.’ Sonra da Gazali’ye dönüyor.’Ders notlarını iade ediyorum delikanlı,’diyor,’ama âlim olmak istiyorsan bir şeyi hiç unutma.’Gazali’Nedir o?’diye soruyor. Haramibaşı diyor ki:’Senden çalınabilen bilgi,senin bilgin değildir.’
Kitabın değişik bir kurgusu var. Bir sayfayı bitirince devamında ne olacağını merakla bekleyerek okudum. Zaman zaman anlamlandıramadığım cümleler geçmiş olsa da alışılagelmişin dışında olduğu için hoşuma giti.
SerenadZülfü Livaneli · Doğan Kitap · 2020137bin okunma
O kadar naif bir kitap ki incelemem mümkün değil. Çünkü beni mutlu eden bir kitap diyemeyeceğim. Ben bu kitap ile ihaneti, aşkı ,hüznü,kaybetmeyi,sevinci vb. O kadar çok duyguyu bir arada yaşadım ki...Hâni bazı kitaplar sizler de izler bırakırlar ya işte bu kitap benim gibi eminim tüm okurlarında izler bırakmıştır :)
“O zamana kadar bütün insanlardan esirgediğim alaka,hiç kimseye karşı tam manasıyla duymadığım sevgi sanki hep birikmiş ve muazzam bir kütle halinde şimdi bu kadına karşı meydana çıkmıştı”