Felsefe-Bilim ve Din +15
Gökteki büyük buluttan inen yararlı yağmur,doğaya karışarak yaşamın tohumlarını besler.Bir evlilik içinde gök bereketli toprakla birleşir,buğdayı ve sürüleri meydana getirir.Anakme nes’e göre ilk öğe havadır.Bu,ilkel kaosun harekete getirdiği,kendiliğin den var olan,karanlık kuvvettir;her şeyin ayrılma yolu ile kendisinden çıktığı belirsiz maddedir.Ortik’lere göre dünya aşktan,ölümsüzlerin en güzeli olan sevgiden,insanların yüreklerine söz geçiren o kuvvetten doğmuştur.Empedokles gibilerine göre ise,var olan her şeyin sultanı ve anası,savaş ve kavgadır;herşey bunlardan çıkmıştır.
Sayfa 87 - ebyKitabı okuyor
..inanç gereksinimi..
Julia Kristeva, öncelikle inanç gereksinimini (besoin de croire) din-öncesi (pré-religieux) olarak tanımlar, onun için "konuşan varlık, inançlı bir varlıktır." Ama tabii, bir dilbilimci olarak önce sözcüklerin kökenini ele alacaktır. "Croire" sözcüğü Latince "credere"den geliyor. "Credo", Sanskritçe
Sayfa 170 - İnanç ve Gelecek / Talat Parman (Bebek, bakımverenlerine inanıp güvenerek simgesel dilin içine yerleşir ve konuşur. Bu mânâda "konuşan varlık inançlı bir varlıktır" deniliyor.)Kitabı okuyor
Reklam
Zürih, Şubat 1969 Telefon merkezinde kundaklama. On yıllardır Postane çalışanı olan ve tesisin içini dışını çok iyi bilen eleman, ateşi, itfaiyeye kurtaracak bir şey bırakmayacak şekilde yaydı. Bina ayakta kalmış olsa da, telefon santrallerinin çoğu yandı. İnanılmaz boyutlarda zarardan söz ediyor gazeteler manşetlerinde. En önemlisi telefon merkezinin yeniden hizmet vermesi için haftalar geçmesi gerekiyor. Olayın ardından hemen polise teslim olan maktül yaptığı işten oldukça memnun görünüyor. ilk psikiyatrik muayene onun o ana dek dürüst bir teknisyen, iyi bir aile babası, dışarıyla fazla ilişkisi olmayan sakin biri olduğunu gösteriyor. Maktülün adı Hürlimann. Yaptığı işin kendisini çok bunalttığını itiraf ediyor. Bunun ötesinde bir süredir beklediği terfi hala gerçekleşmemiş, bu onu çok kırmış. Onun üstü olarak kendinden yaşça küçük bir teknisyen getirilmiş, böylece mevcut durumunda artık bir değişiklik olmayacağından iyice emin olmuş. Var olan çalışma koşullarının dayanılabilir mi dayanılmaz mı olup olmadığı konusunun sorgulanması bu psikiyatrik muayenenin kapsamında değil. Muayene sonucu: maktül psikopat… Teknik açıdan mükemmel başkaldırısının teknik sonucu : Zürih’te 30.000 telefon iptal… Bir lokantadakilerle konuşma : Telefonsuz çok sıkıntı çekmelerine rağmen bu adam için iyi hisler beslemiyor da değiller…
Sayfa 185
Mürselat Suresi İlk 7 Ayet
Velmurselâti ‘urfâ(n). Fel’âsifâti ‘asfâ(n). Ve-nnâşirâti neşrâ(n). Felfârikâti ferkâ(n). Felmulkiyâti żikrâ(n). ‘Użran ev nużra(n). İnnemâ tû’adûne levâki’(un) Birbiri ardından gönderilenlere ve görevlerine koştukça koşanlara, Allah'ın buyruklarını yaydıkça yayanlara ve hak ile batılın arasını ayırdıkça ayıranlara, kötülüğü önlemek veya uyarmak için vahiy getiren meleklere and olsun ki, size söz verilen kıyamet şüphesiz kopacaktır.
Bir söz düşünün. Nereden gelmiş, ilk kimler kullanmış ya da neden böyle bir isim verilmiş merak ederiz. Bunun çözümü için, etimoloji denen bir bilim dalı karşımıza çıkar. Geçmişle bir bağ kurmaya çalışır. Ancak bu durum bazen mantıklı açıklamalarla izah edilse de bazen sadece bir güzellemeden ibaret kalabilir. Mesela İngilizcede, ücret karşılığı kullanılan salary kelimesinin geçmişi Roma'da askerlere ücret olarak tuz verilmesi ile doğrudan alakalıdır. Tuz demişken yemeklerimizin vazgeçilmezi olan salça, artık günümüzde her türlüsü yapılan salamura da aynı kökten gelmektedir. Camilerimizi süsleyen, İznik ve Kütahya ile özdeşleşmiş çini de Çin'den öğrenilen bir sanat olduğu için bu isimle bilinmiştir.
Kitabın ilk paragrafı
Bir ses geliyor karanlıkta birine. Düşleyin. Bir ses geliyor karanlıkta sırtüstü uzanmış birine. Sırtındaki basınçtan ve gözlerini kapadığında ve yeniden açtığında karanlığın değişmesinden anlıyor bunu. Sesin söylediklerinin yalnızca küçük bir bölümü doğrulanabiliyor. Karanlıkta sırtüstü uzanmışsın, diye duyduğunda örneğin. Bu durumda söylenenlerin doğruluğuna inanmak zorunda. Ama söylenenlerin büyük bölümü doğrulanamıyor. Şunu duyduğunda örneğin: Şu ya da bu gün geldin dünyaya. Kimi kez iki tümce şöyle birleşebilir: Şu ya da bu gün geldin dünyaya, şimdi de sırtüstü karanlıkta uzanıyorsun. Birinin çürütülmezliğinden yola çıkarak ötekini inanılır kılma kurnazlığı belki de bu. Şöyle dile getirilebilir: Bir ses, karanlıkta sırtüstü uzanmış birine bir geçmişten söz ediyor. Arada sırada bugüne, daha da seyrek olarak gelecek zamana ilişkin sözler. Sonun da şimdikinden farksız olacak, gibisinden. Bir başka karanlıkta ya da aynısında. Tüm bu şeyler eşlik etsin diye kendisine düşlemekte. Bırakın onu kendi haline.
Sayfa 19 - Ayrıntı Yayınları
Reklam
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.