Bir ses geliyor karanlıkta birine. Düşleyin. Bir ses geliyor karanlıkta sırtüstü uzanmış birine. Sırtındaki basınçtan ve gözlerini kapadığında ve yeniden açtığında karanlığın değişmesinden anlıyor bunu. Sesin söylediklerinin yalnızca küçük bir bölümü doğrulanabiliyor. Karanlıkta sırtüstü uzanmışsın, diye duyduğunda örneğin. Bu durumda söylenenlerin doğruluğuna inanmak zorunda. Ama söylenenlerin büyük bölümü doğrulanamıyor. Şunu duyduğunda örneğin: Şu ya da bu gün geldin dünyaya. Kimi kez iki tümce şöyle birleşebilir: Şu ya da bu gün geldin dünyaya, şimdi de sırtüstü karanlıkta uzanıyorsun. Birinin çürütülmezliğinden yola çıkarak ötekini inanılır kılma kurnazlığı belki de bu. Şöyle dile getirilebilir: Bir ses, karanlıkta sırtüstü uzanmış birine bir geçmişten söz ediyor. Arada sırada bugüne, daha da seyrek olarak gelecek zamana ilişkin sözler. Sonun da şimdikinden farksız olacak, gibisinden. Bir başka karanlıkta ya da aynısında. Tüm bu şeyler eşlik etsin diye kendisine düşlemekte. Bırakın onu kendi haline.
Sayfa 19 - Ayrıntı Yayınları