Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

İlke Hiçsönmezler

İlke Hiçsönmezler
@ilkehicsonmezler
Biraz estetik, biraz mimarlık derken akademideki yolu felsefeye ve edebiyata çıkmış lâlettayin biri.
Mimar
Doktora
18 Eylül
111 okur puanı
Aralık 2022 tarihinde katıldı
Denis Thorpe - Lowry’s Hats & Coats
“Nedense hafızama takılan ve Luke’un evini düşündüğümde netleşen bir fotoğraf var ve bu Guardian için çalışan ve İngiltere’nin kuzeyinin koyu tonlu siyah beyaz fotoğraflarını çeken Denis Thorpe’unkilerden bir tanesi. Ressamın ölümünden bir gün sonra çekilen Mr Lowry’nin Şapkası ve Paltosu, belli belirsiz çiçek desenli bir duvar kâğıdı kaplı ve duvarı çıtalı karanlık bir koridorda askılara asılmış iki palto ve iki şapkayı gösteriyor. Paltolardan birinin astarı dış bakıyor ve üzerine biraz ışık vuruyor. Fotoğraf yokluk hakkında, açılan bir alan ve içine akan bir dinginlik, bir zamanlar var olmuş fakat artık olmayan birinin kalıntılarına odaklanıyor.” . “Before leaving the house, Thorpe photographed Lowry’s old macs and trilbies and a cloth cap which all hung in the small vestibule by the front door. He didn’t realise that Lowry had made a small drawing of that exact same little scene in 1965. These were the last photographs taken inside Lowry’s house before the removal men headed back inside to complete their work.”
Reklam
Mathilda
“…that good and evil is more easily separated [:] the good rewarded in the way they themselves desire; the evil punished as all things evil ought to be punished, not by pain which is revolting to all philanthropy to consider but by quiet obscurity, which simply deprives them of their harmful qualities; why kill the serpent when you have extracted his fangs?”
Mutlu Yaşam Üzerine
“Ben ölüme ve komedyaya aynı yüz ifadesiyle bakacağım. Ben zorluklara, ne kadar büyük olurlarsa olsun, bedenimi cesaretle güçlü kılarak katlanacağım. Ben zenginliği, ona sahip olayım ya da olmayayım, aynı şekilde küçümseyeceğim, zenginlik başka bir yerdeyse üzülmeyeceğim, yanımda parıldarsa şımarmayacağım. Ben talihe, onun gelmesine ya da gitmesine aldırış etmeyeceğim. Ben tüm topraklar bana aitmiş gibi, kendi topraklarımı da herkese aitmiş gibi göreceğim. Ben diğer insanlar için doğduğumu bilecek ve bu nedenle nesnelerin doğasına şükran duyarak yaşayacağım, zira doğa benim çıkarlarıma bundan daha iyi hizmet edebilir miydi? Beni bir birey olarak herkese, herkesi de yine birer birey olarak bana verdi. Sahip olacağım şeyi ne cimrilik edip koruyacağım ne de müsriflik edip dağıtacağım. “
Mutlu Yaşam Üzerine – Yaşamın Kısalığı Üzerine
Mutlu Yaşam Üzerine – Yaşamın Kısalığı Üzerine

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
“İnsanlar hadiseler arasındaki nedensellik ilişkisini çözemedikleri zaman, yani tamamen bilgisizliğin bir neticesi olarak, tesadüften bahsederler. Oysaki evrende tesadüf değil baştanbaşa bir zorunluluk hüküm sürmektedir.” Demokritos (Weber, 2014;46)
“Ben ise karalara bürünmüşüm, sakinim, küçük viteste süzülüyorum Yukarı doğru, at arabasının arkasında, kalabalığın bir üyesiyim.”
Reklam
“Ölüme bakınca ne diyeceğiz o zaman? Yaşam bir şimşek çakımıdır, bir anlık bir parlayıştır; ama esas olan yokluktur. Yokluktan geldiğimiz gibi yokluğa gideceğimiz bilinciyle yaşamak çok mu ağır? Evet, ağır, ama bununla birlikte yaşamaya çabalamaktan başka bir çaremiz, bir seçeneğimiz var mı? Yaşam bir çabalamadır, yokluk ise bir tür dinleniş.”
Yaşamak
“Biliyorum, kolay değil yaşamak; Ama işte; Bir ölünün hâlâ yatağı sıcak, Birinin saati işliyor kolunda. Yaşamak kolay değil ya, kardeşler, Ölmek de değil; Kolay değil bu dünyadan ayrılmak.” Orhan Veli Kanık
“Varmana bir adım da kalsa bazı yollardan dönmen gerekebilir. Saatlerce dil döktüğün yere gün gelir suskun suskun bakabilirsin. Üzerini örttüğün insan yokluğuyla sana buz kestirebilir. Silmem dediğin unutmam dediğin insanların izini bulamazsın, olabilir. Kendime bunu yapmam kendime bunu yaptırmam dediğin şeyleri sana nasıl yaptıklarını nasıl izin verdiğini ağzın açık izlersin bazen, bu da olabilir. Yanında sandığın insanlar seni arkandan itebilir, düşmekten daha çok acıtır kimin ittiği Kopmaz sandığın o bağlar öyle bir kopar ki ruhunu bıçakla kesmişler gibi hissedersin.”
Slavoj Zizek / Yamuk Bakmak
Gerçeği vermek olarak Lacancı simgesel/imgesel tanımdan türeyerek üzerinde durulan “rendu” kavramı. Tanımın çok-yönlü anlayışı ve disiplinler arası uygulanabilirliği bizatihi en çok beni ‘yakalayan’ nokta oldu. Zizek, misal, bunu dipnotta resim disiplinindeki örneği ile açıkça anlatıyor: “Seyircinin resme, onun karşındaki “nesnel mesafe”sini—ki burada kitabın başındaki Zenon’un edebi göndermelerinden biri olan mesafeyi koruyan nesnenin paradoksu ile bağlantı kurmak mümkün denebilir—yitirip dolaysızca ona “çekileceği” kadar yakından bakması gerekir. Resim gerçekliği ne taklit eder ne de simgesel kodlar yoluyla temsil eder: seyirciyi “yakalayarak” gerçeği “verir”.” Her ne kadar farklı alanlarda olsalar da rendu kavramının bu açılımı, yani, özne nesne arasındaki “mesafenin kapanması” bana fenomenolojik açıdan Heidegger’in “being”—dasein—tanımını ve örneğini hatırlattı: “Kırılmış bir çekiç kırılmamış olandan daha çekiçtir.” Ki bu da açıkça özne-nesne birliğinin güçlü varlığına işaret etmektedir, tıpkı Zizek’in tanımladığı gibi. Bu bağlamda ben resimde bunun en iyi örneğini Van Gogh’un “A pair of shoes” örneğinde de görüyorum. Burada da yıpranmış ayakkabı yıpranmamış olandan daha ayakkabıdır mefhumu karşılıyor bizi. Sanattan bağımsız bir tık daha öteye giderek günlük yaşantıya bile aktarmak mümkün bence: yorgunluğu, çizgileri, yani yaşanmışlığı olan bir yüzün pürüzsüz bir yüzden daha yüz olması :)
Ulus Baker
“Ben de hayatta kalırım; unutmanın aktif bir eylem olduğuna inanmak bunu dayanılmaz migren ağrılarına çevirse bile.”
Reklam
Omar khayyam
“…Khayyam hayatı bu dünyada iken yaşamayı, tercih ediyor, çünkü ona göre insan; -Bir defa ayrılınca belki bir daha hiç dönmeyecek.-“
Omar khayyam
“Bütün bu Çanak ve Çanakçı lafı Söylesene öyleyse, Çanak kim, Çanakçı kim”
Kum Güzeli-Ulus Baker
Ama son kumarım sensin… Sen, güzelsin… Sen, güzelsin… Kural dışı… Bastıbacak… Minicik… Ama sen, güzelsin… Kapımın eşiği, gözümün bakışı, son ruhsal tatil, duruşum, bozuluşumsun… Pazarlık etmem… Markette yoksun… Reklamın yok! Gerçekten… Güzelsin… Kedi sakladım senden, öykü sakladım, belki bunu da saklayacağım… İhanet… Ama sen, güzelsin… Ruhumu saran sacayağı, gözümün bağı, son ruhsal katil, ölümüm, mahvoluşumsun… Cazgırlık etmem… Gönlünde yokum… Aşkımız, yok! Gerçekten… Güzeldin…