Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Deniz

Deniz
@ilkkan
Louisiana State University in Shreveport
Shreveport, LA
85 okur puanı
Aralık 2017 tarihinde katıldı
Fethullahçılar, son yıllarda deşifre olmamak adına gizlenmenin yeni bir yolunu bulmuştu. Polisin ''diğer oluşumlar içine sızma'' ifadeleriyle özetlediği yöntemde; ''diğer oluşumlar''a da ''renk'' deniyordu. Örgüt belgelerinde ''neler renktir'' sorusuna Fethullahçıların yanıtı şöyleydi: ''Tarikatlar (Nakşi- Kadri- Halveti vs.), Cemaatler (Nur Cemaatleri- Erenköy- Çarşamba- İslamoğlu Cemaati vs.), Partiler (AKP) Kısacası yakalanmamak için başka tarikatların toplantılarına katılıyorlar, onlara himmet veriyorlar, başka gruplara karışarak ''hizmet'' dedikleri asıl yapılanmayı renklendiriyorlardı. AKP'deki üyeleri ''en Reisçi'', muhalif görünenleri ise ''Atatürkçülük kisvesinde'' olabiliyordu.
Reklam
Cumhur ittifakına destek verme kararını açıklayan Menzilcilerin Beşir Derneği, Cumhurbaşkanlığı seçiminin ardından İçişleri Bakanlığı'nın ilan ettiği ''izin almadan yardım toplayabilen dernekler'' listesinde yer aldı. Öte yandan cemaate yasa kurma izni veren yasa 18 Mayıs 2018'de Resmi Gazete'de yayımlandı. Adı Semerkand Bilim ve Medeniyet Üniversitesi olan okulda kurulacak fakülteler şöyle sıralanıyordu: ''Tıp fakültesi, Sağlık bilimleri Fakültesi. Diş Hekimliği Fakültesi, Eczacılık Fakültesi, Sağlık Meslek Yüksekokulu, Sağlık Bilimleri Enstitüsü.'' Özetle, Menzilciler için ''her işin başı sağlıktı!''.
Birçok AKP'li belediye, evlenenlere ''Aile Saadeti'' isimli kitabı veriyordu. Kimdi yazarı? Menzil cemaati liderlerinden Muhammed Saki Erol! Kitapta kadınların nasıl dövüleceği anlatılıyordu. ''Sopa, demir gibi tehlikeli bir alet kullanılmayacak'' ya da ''dövme halkın içinde değil, gizli ve kendi evinde olacak'' şeklinde, açıkça dayağın usulleri bir dizi kuralla anlatılıyordu. Menzilci şeyhlerin kadınlara dayak tavsiyelerine, bizzat devlet eliyle uymaya çağrılıyordu. Menzilciler bir tür cemaat misyonerliği ile devletin her kademesine, özellikle FETÖ'den doğan boşluktan faydalanarak yerleşmeye çalışıyordu.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Menzilci usul gereği, vird çekenlerden biri Polis Akademisi üniformasının içine saklanmış, diğeri üstüne bir örtü örtmüştü. Sağ ellerinde kalplerine yakın tuttukları tespihle, dillerini damaklarına yapıştırarak zikir çekiyorlardı. Kolun nasıl duracağı dahi Menzilcilerin kitabında yazıyordu. Polisler, devletin hatta Allah'ın kuralları yerine, Gavslarının kanunlarını koyuyorlardı.
Denir ki, 2014-2016 arasındaki, yani sadece 2 yıl içindeki polis alımı, tüm cumhuriyet tarihine görülmeyen büyüklükteydi. FETÖ tasfiyesinin ardından 20 yıllık polis alımına eşit kişi giriş yaptı Emniyet'e. Ve onların büyük çoğunluğu, Menzilcilerden Süleymancılara, Kurdoğluculardan Yazıcılara kadar geniş bir ağa aitti. Emniyet, Fethullahçıların panzehirinin başka tarikatlar olduğunu sanıyordu. Belki de 20 yıl sonra, teknik takipten istihbarata kadar Emniyet'teki tüm kritik birimlerin başında, işte bugünlerde alınan o müritler olacaktı...
Reklam
Polis olmak isteyen üniversite mezunu sivillerin mülakatı yapılacaktı. O yıl yaklaşık 3 bin polis alınacaktı. İstanbul’a, Ankara’ya ve İzmir’e biner kişilik kontenjan ayrılmıştı. Gelin görün ki, mülakat için gelen ekipler şaşkındı. Zira, polis olmak için o mülakatta olanların büyük çoğunluğu Menzil, Kurdoğlu, Yazıcı, Okuyucu, Süleymancı ve İskenderpaşa tarikatlarının yönlendirmesiyle karşılarındaydı. Masaya oturan, müridi olduğu şeyhin adını veriyordu! Daha emniyet sürüyle Fethullahçı kaynıyorken, bir de yeni tarikatlara mı yer açılacaktı?
Öldürmek sıradanlaşmıştı, hatta kültürün bir parçasıydı. En değerliler giriyordu toprağa önce ve bu lanetli düzen, cehaletin daimi arsızlığı ile işliyordu. Kendileri gibi olanı ayırıp parazitik bir sürü gibi önlerine gelen her hakkı yiyerek, hayatı arttırmak yerine tüketen yeteneksizlerin, insanlığın gelişmesi için çabada olan diğerleriyle savaşı, binlerce yıldır devam etmekteydi.
Sayfa 551Kitabı okudu
Binlerce yıldır birbirini öldürmekten vazgeçmeyen bir türdü insan. Toprak için, para için, gurur için, kibir için, bazen zevk için alınıyordu canlar ve Allah'tan ödünç alınmış canı yağmaladığını farketmeyen insanlık, aldığı her canla Yaradan'a saldırıdaydı, çünkü can sadece Allah'ındı.
Sayfa 551Kitabı okudu
Ulaşması gereken şeye ulaşmak için değil, kendini göstermek için yaşayanlar ancak ruhlarının çürüdüğü bir yere varırdı.
Sayfa 514Kitabı okudu
Çözülmüş bir bulmacanın heyecanı ne kadarsa, keşfi bitmiş bir ilişkinin heyecanı da o kadar değil miydi?
Sayfa 504Kitabı okudu
Reklam
Erkekler kadınlar gibi değildiler, her dokunuşa cevap veren iradesiz cinsellikleriyle öylesine zayıf, öylesine kontrolsüzdüler ki... İnsan bu kadar zayıf bir organizmanın binlerce yıldır gezegeni yönetiyor, kurallar koyuyor, kararlar veriyor, sporu bile anlamsız hale getirip savaşa çeviriyor olmasına ve periyodik aralıklarla savaşlara ihtiyaç duyan bu kadar başarısız bir sistem kurmasına hayret ediyordu. Tüm bunlar, iradesizliklerinin net bir şekilde ortaya konması değil miydi? Dünya neden böyle berbat bir yerdi? Kasta istedikleri kadar güçlü olsunlardı, gönülleri kadınlar kadar sağlam değildi ki...
Sayfa 485Kitabı okudu
İstedikleri kadar karanlığı çağırmaya çalışsınlar bu topraklarda güneş doğmuştu ve her gün yeniden doğmaya devam edecekti, günler var olduğu sürece aydınlık vardı... bunu kimse değiştiremeyecekti.
Sayfa 484Kitabı okudu
Bugün uydurulmuş onlarca yalan belge ile Mustafa Kemal'in onuruna sistemli bir saldırı olmasının nedenini Hindistan'ı sömürge haline getirmekte çok başarılı olan İngiliz Eski Dışişleri Bakanı George Nathaniel Curzon'un ş lafında bulabilirsiniz: ''Konolizasyon toplumun en fakir kesimini beslemekle başlar, geçmişin değerlerini silkeleyip yeniden yapılandırmakla devam eder.'' Kök değeri tarihten silinen ve tarihi manipüle edilen Hindistan, medeniyetimizin en köklü kültürlerinden biri olmasına rağmen 200 yıldan fazladır tüm özkaynaklarıyla tamamen İngiltere'nin emrinde bir koloni olmuştur.
Sayfa 398Kitabı okudu
Kemalizm kelimesi ilk olarak İngilizler tarafından, sistemli bir propaganda aracı olarak çıkartılmıştır. 1926'dan beri özellikle kullanılan bu kelime ve arkasında suni bir şekilde yapılandırılmaya çalışılan ''ırkçı milliyetçilik'' ideolojisinin Atatürk İlke ve İnkılapları ile alakası olmadığı halde, bu ilke ve inkılapları değersizleştirerek faşist bir odak oluşturmak ve tekke ve zaviyelerin kapatılması ile güç kaybeden tarikatları bu odak karşısında birleştirmek adına organize etmek için bu kelime sistemli olarak kullanılmıştır. Nazım Hikmet 1954 yılında Budapeşte Radyosuna yaptığı konuşmada konuyu çok net açıklamıştır.
Sayfa 396Kitabı okudu
Kimsin sen? Kim olmaya karar verdin? Kendini seçtin mi? Yoksa başkalarının seçimlerinden mi etkilendin? Unutma, sen sadece olmaya karar verdiğin kişisin.
Sayfa 376Kitabı okudu
576 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.