"Günün sonunda oturup, o insanların yazmaya değer olduğunu düşündüm. Böylesine çirkinlikten arındırılmadan yetiştirilmiş, gülüşlerinin bile sahteliğini örtemediği, tahammül edilemeyecek kadar samimiyetsiz, kötülüğünü uzuvlarıma kadar hissettiğim birileri nasıl yazılmaya değer bulunmazdı?"
Üzgün olduğumuzda ve hayata katlanamadığımızda bir ağaç şöyle konuşabilir bizimle: Sus! Bak bana! Yaşamak kolay değil, yaşamak zor değil. Bunlar çocuksu düşünceler. Bırak konuşsun içindeki Tanrı, o zaman susacaklar.
Yolun seni anandan ve yurdundan uzaklaştırdığı için endişelisin ama attığın her adım, her yeni gün seni anana yaklaştırır.
Orası ya da şurası değildir yurdun...
Yurt ya içindedir ya da hiçbir yerde.
İçimizdeki şeytan pek de kurnazca olmayan bir kaçamak yolu... içimizde şeytan yok... içimizde aciz var... Tembellik var...İradesizlik, bilgisizlik ve bunların hepsinden daha korkunç bir şey: hakikatleri görmekten kaçmak itiyadı var...