Babamın bahçesinde iki kafes var: Birinde, babamın kölelerinin Ninova Çölü'nden getirmiş oldukları bir aslan, öbüründe de artık ötmeyen bir serçe.
Her gün tanı ağarırken serçe aslana seslenir: "Günaydın sana, tutsak kardeş."
Çocukluğu ellerinden alıp küçük yaşta büyümek zorunda kalan tüm çocuklar, ellerinden çalınan zamanım açlığını çekerdi. Çocukluğunu yaşayamayan her insan büyümekten nefret ederdi. Bu yüzden hayatımın sonuna kadar küçük yaşta kalıp okula gitmeyi dilerdim. Hayat o zamanlar çok daha güzel ve katlanılabilirdi çünkü. Şimdiyse koca bir karmaşadan ibaretti.