Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gerçekten çok güzel bir paragraf.
Gerçek değil. Doğuştan inanan bir kişisin sen, Tanrısız edemezsin. Bir gün kendin de anlayacaksın bunu. İnançsızlığın, kırgınlığından doğan dik başlılığının sonucu. Birtakım kimseler de utandıkları için inanmazlar; gençlerde görülüyor bu; sözelişi bir kadına tapıyorlar, ama anlamaz korkusuyla ya da göze alamadıkları için, göstermekten kaçınıyorlar bu sevgiyi. İnanç da sevgi gibi, biraz yiğitlik, biraz gözü peklik ister. İnsan kendi kendine 'inanıyorum' derse olur biter; o zaman her şey gönlünüzce görünür, açıklanır, sizi kendine çeker. Nitekim çok seviyorsun; inanç da daha büyük bir sevgidir ancak: Daha da çok sevmelisin, o zaman sevgin inanca dönüşür. İnsan bir kadını severse, o kadın doğrudan doğruya yeryüzünün en iyi kadını olur. Herkes en iyi kadını sever, bu inançtır işte. İnancı olmayan kişi sevemez: Bugün bir kadını sever, önümüzdeki yıl bir başkasını. Böyle adamlar, ruhça kısır bir yaşamı sürdüren serserilerdir - iyi bir şey değil bu. Ama sen inanan biri olarak doğmuşsun, tersine gitmen boşuna. Güzellik diyeceksin belki şimdi. Peki nedir güzellik? En yüce, en yetkin olan Tanrı'nın kendisi değil mi?"
Sayfa 61 - TolstoyKitabı okudu
nedir “soyut idealizmin romanı”nın karakteristik özelliği? bir yanılsama üzerine kurulmuş olmasıdır. bu roman tipinin ilk örneği ‘don kişot’ özne ile dış, ben ile dünya arasındaki ilişkide, dünyanın başlı başına anlamlı olduğuna inanmış, insan ile, özne ile dış (gerçeklik) arasındaki uyumu “şimdi burada” kurabileceğine inanmıştır. dünyaya aslında sahip olmadığı bir anlamı yakıştırma paranoyasıdır bu. kahraman (paranoyak deli) bu dünyada hedefine ulaşmasını önleyen güçlerin, öyle aşkın, fizikötesi bir yerden değil de, tesadüflerden, hesaplanamaz aksaklıklardan kaynaklandığına inanır. (Don Kişot) bu nedenle de “soyut idealizmin kahramanı” hiçbir zaman dünya ile, dış, nesnel gerçeklik ile değil de, onun yerine koyduğu kafasındaki (hayali) gerçeklik ile karşı karşıya (ya da iç içedir)’
Reklam
Para sadece bir simgedir, hiçbir maddi de­ğeri yoktur; sen onu sırf kendisi için arzuladığını sanırsın, ama aslında böyle değildir.
Sayfa 120Kitabı okudu
Tüm açgöz­lülükler ruhsaldır.
Sayfa 119Kitabı okudu
Vicdanımız, bizim de acı çekmeye başladığımız noktaya varıncaya kadar diğerlerinin maruz kaldığı sıkıntıları umursamaz.
Sayfa 40 - Karbon
Söylemler eylemlerle tutarlı olmayınca...
Aynı olay, aynı kıyamet herkeste aynı etkiyi yaratmaz. Ne demek bu? Deprem, çok büyük bir deprem yaşadık. O coğrafyada yaşayan yaşamayan herkes farklı etkilendi. Kombisini kapatıp soğukta oturan da, cebindeki tüm parasını bağışlayan da, koşarak yardıma giden de, koşarak soyguna giden de bizim insanımız. Aynı coğrafyada yaşayan, hemen hemen aynı inançlarla beslenen insanımız. Peki insanların bu kadar farklı davranmaya sevk eden sebep nedir? Ne ahlak, ne vicdan, ne de merhamet tamamen psikoloji. Gözlerimizin önünde bir vahşet yaşanıyor, uykusunu kaybeden de var, gününü gün eden de. İnsanın iyiliğe meyli vardır, yani bir insan daha önce çok ciddi suçlar işlemiş olsa bile çoğunluk tercih etme şansı olsa iyilikten yana tercihte bulunur. Bunca insan böyle bir iletişim çağında bunca kötülüğe şahit olup nasıl yaşayabiliyor. Duygularını ifade ederek içindeki duygudan kurtuluyor. Yani paylaşım yapmak, duyguyu açığa çıkartmak insanı hafifleştiriyor. Ne demek istiyorum! Diyorum ki elbette duygularımızı ifade edelim, ancak davranışlarımızda da değişikliğe gidelim. Hepimiz hayatın içinde katma değer yaratıyor ve bu katma değerlerle temel tüketim maddesi dahil harcama yapıyoruz. Lütfen ama lütfen en azından bireysel anlamda çalıştığımız kurumlar adına kendi ülkemizin ürünlerini tüketelim. Solcu- sağcı, faşist-sosyalist, sunni-alevi demeden. Çünkü biliyoruz ki, o silahların mermilerini biz finanse ediyoruz. "Eylemlerle, söylemler uyumlu olduğunda tüm dünya dönüşür." Chuang Tzu
Reklam
Vicdanımız, bize acı verecek bir noktaya gelene kadar başkalarına verdiğimiz acıyı dikkate almaz. İstisnasız her durumda, bizi rahatsız edene kadar başka bir kişinin acısına kesinlikle kayıtsız kalırız.
Sayfa 33 - Yaşlı AdamKitabı okuyor
G.A.:Yani vicdan eğitilebilir mi? Y.A.:Evet
Farklı kıyafetler giyip farklı ruh hallerinde olup bir başkası gibi davranmaya çalışsalar da hep aynı kişilerdir.
Sayfa 23 - Yaşlı adamKitabı okuyor
“İNSAN” dedim, nedir ki insan? Cevap verdi ermiş… “İnsan, kendi kusurlarıyla “saklambaç” oynayan, başkalarının kusurlarıyla “yakalamaca” oynayandır.
1.000 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.