Şükrü Erbaş'ın bu kitabı bir deneme niteliginde... Büyük bir keyifle ,büyük bir duygu yoğunluğu icerisinde okudum ...
3 ayrı kitabın tek kitapta toplandiğı icerisinde Nazim'dan Gülten Akın'a, şıırın derinliginden ayrılığa , sevmenin gücüne bir cok konuda icimize dokunacak ... bu tur kitaplari okumayi seviyorsaniz kitabın devami niteliginde bütün yazilari 2 olarak düzenlenmís çekilme suları ni da mutlaka okumalisiniz zira ben basladim o da baska keyif veriyor...
"Ayrılık ne biliyor musun? Ne araya yolların girmesi , ne kapanan kapılar , ne yıldız kayması gecede , ne güz , ne ceplerde tren tarifesi , ne de turna katarı gökte...īnsanın içini dökmekten vazgecmesi ayrılık."
"Ne yapacağımı sanıyorsun ki , tenin tenime bu kadar sinmisken ;ömrüm azala azala akarken önümde ; gittiğin gercek bu kadar herkese benzerken ...senin korkularını , benim inceliğimi doldurup yüreğime , bıraktığın bosluğu yonta yonta binlerce heykelini yapacağım ."
"Dört mevsimden damıtılmıs besinci bir mevsim gibi doldu bosluğuma .Gülünce icimde binlerce karınca yürürdü.Baktığı yerlerim kıpkırmızı kesilirdi.Sesi , içinde ayrılık olmayan bir ülkeydi .Dünya bir boşluğa düşerdi elimden tutunca . Kalbim coktan varmıstı varacağı yere . Gövdemden başka olanağım kalmamıstı bu coşkuyu karşılayacak. Baska nasıl öğrenebilirdi insan sınırlarını."