Bu aralar bir arkadaşım sayesinde şahit olduğum en güzel şeylerden biri de Allah bizler için bir kapı kapatıyorsa gerçekten daha sonrasında çok daha güzel kapılar açacağı içinmiş. Dönüp geriye bakmanın, kapanan kapının önünde beklemenin,hatta bunun için üzülmenin gereği yokmuş. Gerçekten çok daha iyisi olacağı için olmuyormuş. Asr suresi bu konuda hep benim içime su serperdi zaten" salih amel işleyip, hakka inanıp,sabredenler hariç". İnsanın bu ziyandan kurtulması için. Kapanan kapıdan sonra o kapıda nasıl beklediğinin de önünde açılan kapılar için etkisinin çok olduğunu düşündürtüyor. Çünkü ilk temellendirmenin bizlere çıkarttığı anlam bu soruyu sordurtur. Allah'a dayanıp da yakınlaşıp yolunu bozmayarak, kalbini bozmayarak, inanıp tevekkül ettiğin sürece sabredenlerle beraber olduğunu, şükrünü ve nasibini yaşatıyor bir şekilde. Zaten bu sebebiyetler dairesinde gerçekleşiyor kulluğun vazifesi. Sözlerde okuduğum cümle gibi "Defalarca eleklerden eleneceksiniz altın mısınız,bakır mısınız diye" Rabbim hepimizin içine inşirah ferahlığı vererek o olmayan olayların,açılmayan kapıların önünden geçmemizi nasip eylesin. Tasavvuf dersinde nasibin o kadar basit bir şey olmadığını öğrenerek söylüyorum en çokta. Arkadaşlarım sayesinde bunlara bizzat şahit olduğum için de Allah'a şükretmemek ve mutlu olmamak elde değil. Yazmamın bir mantığı olmayabilir belki ama bu mutluluğumun sebebini belki de buna bağladığımdan yazmışımdır :)